TBMM Genel Kurulunda kadına şiddet yasası ele alınırken konuşan MHP Tekirdağ milletvekili Bülent Belen “Behzat Ç. adlı diziyle Türk ailesinin temeline dinamit konuluyor. Bu dizide biri savcı ile diğeri emniyet görevlisi evlenmeden, nikahsız birlikte yaşıyorlar. Emniyet görevlisi rolü gereğe savcı rolündeki bayana çok sert davranıyor. Bununla ilgili bir girişiminiz oldu mu?” sorusunu yöneltti.
Bakan Şahin, bu soruyu yanıtlarken, ”Kadını ikincil hale getiren ve şiddeti özendirici dizilerden bir anne olarak ben de rahatsızım. Toplum hem şikayet ediyor hem izliyor” dedi. Bu konuda toplumsal bilinci yükseltici çalışmalar yapılması gerektiğini belirten Şahin, ”Ya da şikayet mekanizmasını güçlendirmek gerekiyor. Sivil inisiyatif güçlendirilirse bu tarz dizilerin yayından kaldırılmasına yönelik bir baskı mekanizması kurulabilir. Bu alanlarda daha toplumsal duyarlılığı artıracak çalışmaların güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Öncelikle gerçekten de bu haber sonrası korku izleyicisi konusunda endişelerimin artmaya devam ettiğini söyleyeyim.
Bu bir dizi, yani kurmaca, gerçek değil. Zaten her dizinin başında da bu dizideki karakterler tamamen kurmacadır şeklinde genelde belirtilir. Kadının ikincil plana atılması, şiddet uygulanması söz konusu değil dizide…Savcı ve Behzat Ç. arasındaki çatışmada zaten savcı, hakkını savunan, düşündüğünü söylemekten sakınmayan güçlü bir kadın karakter olarak karşımızda.
Behzat Ç. ile arasındaki çatışma ise fikri bir çatışma oluyor genelde. Bunları açıklamak bile bence gereksiz…
Ayrıca bütün bunların tersi de olabilir çünkü bu bir dizi, yani kurmaca.
Yeşilay Genel Başkanı Av. Muharrem Balcı da Behzat Ç.’yi sert bir şekilde eleştirmişti.
Ve cevaben yazdığım Behzat Ç. bir anti-kahramandır yazımdan aynen tekrar aktarma zamanı:
Behzat Ç. bir kahraman değil anti-kahramandır. Anti-kahraman ise, amaçları ve kişiliği alışılan kahramanların tam zıttı olan başkarakterdir.
Olumsuz özellikleri mevcuttur yani. Kahramanlar gibi görevlerini başarıyla yaparlar ama izledikleri yol farklıdır. Örnek olma, rol model misyonları yoktur, katharsis yaşatmayabilir.
Senarist Emrah Serbes, Behzat Ç’yi şöyle tanımlıyor;
‘İşini, sadece işini iyi yapmak isteyen biri olarak.
Fantastik diyemeyiz belki ama bazı özellikleriyle insanın olmak isteyebileceği biri olabilir. Behzat Ç.’ye özenilebilir, keşke ben de böyle arıza olsam, kimseyi takmasam denilebilir. Bir ahlak tanımı getirdiğini zannetmiyorum, bir vicdan tanımı getirebilir belki. Zulme sessiz kalmanın da zulme ortak olmak anlamına geldiğini hatırlatabilir insanlara. Yoksa işini iyi yapmak mühim değil, o işi kimin için yaptığın mühim.’
Yani anti-kahraman bir ahlak tanımı getirmez.
Bence kurmacaları bırakıp gerçek hayatta olan sorunlara eğilmeli. Örneğin mecliste en son bir tartışma oldu, neden siyasiler konuşarak değil de hem fiziksel hem sözsel şiddet uyguluyorlar birbirlerine. Bunu konuşmalı, kurmacaları bırakıp gerçek sorunlara gerçek çözümler bulmalı.
Şiddeti önce içimizden atmalı.
The media are the mirros yani medya toplumun aynasıdır sözüne inanırım.
Bir uyarlama dizimiz daha oldu
Dün Show TV’de Nahit Sırrı Örik’in eserinden uyarlanan ‘Eve Düşen Yıldırım’ dizisi başladı ve yeni bir uyarlamamız oldu.
Dizi genel anlamda başarılı bir uyarlama olmuş, castı da başarılı buldum. Kadroda Gizem Karaca, Murat Han, Mehmet Minciözlü, Şencan Güleryüz, Ergun Uçucu, Suzan Aksoy ve Seda Akman bulunuyor.
Hatırlarsanız dizi için yıldırım gibi düşen tanımına yakışır bir başrol bulmak için epey uğraştı Medyapım ve gerçekten de doğru seçimi yapmışlar.
Eve Düşen Yıldırım Muazzez rolünde Miss Turkey 2. güzeli Gizem Karaca başarılı olmuş. Oyunculuk dersleri almış epey ve ben geliyorum diyordu açıkça.
Karaca, Muhteşem Yüzyıl”ın ilk dört bölümünde de rol almıştı. Sultan Süleyman’ın Hürrem’e verdiği yüzüğü çalan ve saraydan atılan cariye rolündeydi. Armağan Çağlayan’ın açıklamasına göre sette beklemekten sıkılmış ve seti bırakıp gitmiş. Çağlayan diyor ki eee star işte yapar. Çekip gitme özgürü insanları sevdiğimi de belirteyim.
Peki dizinin yıldızı kimdi derseniz o isim bence Seda Akman kesinlikle…
Her hikaye bir problemle başlar ve bu problem çözülür.
Dizi tutar mı, kesin…çünkü çatışma ve merak öğesi yüksek bir hikaye, castı ve diğer öğeleri de doğru olunca tutmaması için neden yok.
Yalan Dünya ile neden bu kadar uğraşılıyor?
Yalan Dünya kesinlikle başarılı bir iş, ancak gelin görün ki bir iş başarılı olmasın hemen aşağı çekilmeye çalışılıyor.
Son zamanlarda dizi ile o kadar çok olumsuz haber yapmak için çaba gösteriliyor ki, örneğin önce dizinin en sevileni Orçun karakteri ayrılıyor diye yanlış bir twitter haberi yapıldı.
Ardından da Orçun aslında şu yabancı filmde şu karakterin aynısı, Orçun çakma çıktı haberleri…
Sonra Zeki Demirkubuz ismi dizide kullanılarak acaba filminin reklamı mı yapılıyor hazır filmin oyuncusu da dizide gibi yaklaşımlar oldu.
Nihal Yalçın zaten filmde diziden önce oynamıştı ve eminim ki Zeki Demirkubuz oyuncusunun popülerleşmesinden rahatsız olmuştur. Sormak istiyorum acaba bugüne kadar Demirkubuz’un sanatının ne zaman televizyonda reklamı yapıldı ki şimdi yapılsın, kaldı ki buna asla müsaade etmez kişiliği ve sanatı. Gülse Birsel de böyle bir reklama izin vermez.
Dizi, Cihangir’i anlatıyor, Demirkubuz orada yaşıyor, Ufuk Bayraktar’ı bir kafede keşfetti ve Gülse Birsel de doğal hayatın bir yansıması olarak bunu ironisiyle kullandı. Bu kadar basit.
Özetle komplo teorileri üretilmeye neden bu kadar bayılınıyor anlamıyorum.