ATV ekranında yakında yeni bir deneysel program başlayacak; Çek Bakalım. Programın iddiası da şöyle; "Çek Bakalım"da bugüne dek eşine rastlanmayan bir heyecan fırtınası yaşanacak...
Biraz bu deneysel formattan bahsedelim; Yarışmacılar kendi ekiplerini oluşturup, senaryo yazacak, castı yapacak ve kendi filmlerini çekecekler.
Finalde seçilen ekiplere ise bütçe verilecek ve her hafta jüri bir ekibi eleyecek, sona kalan ekip büyük ödülün sahibi olacak. Ve filmleri izleyecek jüri ise Hıncal Uluç, Okan Bayülgen ve Hülya Avşar’dan oluşuyor. Günlerdir tanıtım filmlerinde Hıncal Uluç ve Okan Bayülgen’i bir sinema salonunda otururlarken izliyoruz ama Hülya Avşar jürinin sürprizi.
Evet jüride popüler isimler olmalı, televizyonculuğun doğası gereği ama bir yönetmen bir yapımcı da mutlaka olmalı. Ya da bir akademisyen…yarışma eğer kısa film konusunda iddialı olmaktan bahsediyorsa bu doğrultuda da mutlaka seçimler yapmalı henüz geç değil…
Okan Bayülgen, Cnn Türk’te Mesut Yar’ın Burada Laf Çok programında jüri üyelikleriyle ilgili şöyle diyor; Şu multimedya dünyada bu işten çakozlayan insanlar olarak varız. Yarışmaya her gün 200- 300 film geliyor, kamerayı koydum komiklik yaptım onları da kabul ediyoruz belki iyi bir komedyen çıkabilir. Bu sözleri duyunca umarım programın amacı gerçekten yetenekleri bulup çıkartmaktır diye ummaktan başka bir şey düşünemiyorum.
Malum artık şöhret olmak çok kolay, panpiş loser teşhircilerin bol olduğu acıklı bir devir yaşıyoruz. Trajik şöhretler için televizyon denen araçtan daha öteleri var artık…
Yarışmaya katılım koşulları arasında da en çok, belgesel hariç her tür film yarışmaya katılabilir yazan ironik 5. madde dikkatimi çekiyor.
Kısa film türleri bellidir; deneysel, kurmaca, belgesel ve animasyon…Dolayısıyla belgeseli ayrı tutmak çok anlamsız. Üstelik neler izliyorsunuz dendiğinde en çok belgesel yanıtı veren bir halk belgesellerden mahrum olmamalı?!..
Okan Bayülgen’in programdaki şu sözlerini de samimi bulmak istiyorum; *Bu nesil ziyan oldu, istediğin kadar hava at Araplara dizi satıyorum diye, ziyan oldu. Hayt huyt plansız bir televizyonculuk Türkiye’de birtakım oyuncuların suya yazı yazmalarına neden oldu.*
Oyuncular öyleyse acaba birtakım izleyici üzerindeki etkileri de aynı şekilde değil mi….Hayt huyt televizyonculuk hayt huyt izleyiciler de oluşturdu.
İletişim kuramcısı Neil Postman; 19.yy.ın sonuna doğru Yorumlama Çağı’nın kapanmaya başladığını yerini Gösteri Çağı’nın almakta olduğunu belirtir. Bundan sonra Okan Bayülgen’in katkılarıyla Gösteri Çağı’na eş anlamlı olarak, ya da daha da ötesi olarak Hayt Huyt çağı da diyebiliriz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder