Gülse Birsel’in yeni dizisi Yalan Dünya bence ironi anlamında kendini aştığı bir yapım ancak gelin görün ki anlaşılmıyor. Asuman Dabak, çok sert bir tepki göstermişti Nuri Bilge Ceylan ile ilgili ironiye.
En son ise benim müthiş gözlem olarak bulduğum ‘Zeki Demirkubuz’u gören oldu mu’ esprisine tepki var hem de kendisinden.
Gülse Birsel’den yine müthiş gözlemler başlıklı yazımda bu duruma şöyle yer vermiştim;
‘Açılay’ın kafeye her sabah uğrayıp Zeki Demirkubuz geldi mi? soruları tam 12’den vurdu. Gerçekten de her gün keşfedilme telaşıyla yaşayan oyuncu adaylarını biliyoruz görüyoruz. Malumunuz; Demirkubuz, Kader filminde başrol verdiği Ufuk Bayraktar’ı kafede keşfetmişti. Ancak öyle bir yetenek keşfetmiş ki Bayraktar, tv ve sinema dünyasında başarılarına devam ediyor son hızla.’
‘Açılay’ın kafeye her sabah uğrayıp Zeki Demirkubuz geldi mi? soruları tam 12’den vurdu. Gerçekten de her gün keşfedilme telaşıyla yaşayan oyuncu adaylarını biliyoruz görüyoruz. Malumunuz; Demirkubuz, Kader filminde başrol verdiği Ufuk Bayraktar’ı kafede keşfetmişti. Ancak öyle bir yetenek keşfetmiş ki Bayraktar, tv ve sinema dünyasında başarılarına devam ediyor son hızla.’
Yani dizi Cihangir’in aslında doğal atmosferinin yansıması. Demirkubuz da Bayraktar’ı bizzat Firuzağa’da keşfetmişti. Demirkubuz ve Ceylan’ın isimlerinin geçmesi ikisinin de sanatını seven biri olarak beni hiç rahatsız etmiyor.
Ama Demirkubuz, dizide geçen “Zeki Demirkubuz geldi mi?” repliğinden rahatsız olduğunu açıkladı.
Cüneyt Özdemir’in ‘Soru-Yorum’ programında, “Gülse Birsel’i tanımıyorum ama dizi güzel. Başlangıçta ismimin geçmesi hoşuma bile gitti ama devam ettikçe rahatsız oldum” dedi,
ve sonra rahatsız olunca dizide oyunculuk resitali yapan Olgun Şimşek’i telefonla arayıp bu repliğin kaldırılmasını rica etmiş.
ve sonra rahatsız olunca dizide oyunculuk resitali yapan Olgun Şimşek’i telefonla arayıp bu repliğin kaldırılmasını rica etmiş.
Dizide Demirkubuz’un isminin yer alması ironisi o kadar ince ve güzel kullanılıyor ki, rahatsız edici olabilecek hiçbir yanı yok.
Sinemada bir usta olarak gördüğüm Demirkubuz’un sanatına da asla zarar vermez.
***
Sosyal ortamlarda bir süre duran bir ünlü bir de bakıyorsunuz çekip gitmiş, hesabını kapatmış; ortada neden yok sanıyorsunuz ama aslında birtakım eleştirilere, hakaretlere belki de terbiyesizliklere maruz kalmış.
Zeki Demirkubuz da twitterdan gitti haberleri çıktı. Baktım hesabı duruyor, ben Demirkubuz’u takip etmiyorum çünkü o da twitterda sadece kendi duvarına yazı yazıp kimseyi takip etmeyip iletişim kurmayanlardan.
Sanatını ise tartışmaya bile açmam, filmleri kıymetlimdir.
Ancak ünlüler eğer twitterda yer alıyorsa tahammüllü olmalı, böyle değerli bir sanatçı, yersiz ve densiz sözleri asla kafasına takmamalıdır, uğraşmamalıdır.
Aksine yok saymalıdır.
Ancak ünlüler eğer twitterda yer alıyorsa tahammüllü olmalı, böyle değerli bir sanatçı, yersiz ve densiz sözleri asla kafasına takmamalıdır, uğraşmamalıdır.
Aksine yok saymalıdır.
Twitterın çıkış noktasının da farkında olunmalı, twitter; sosyal bir ortam elbette maruz kalmalar oluyor herkese açık ancak twitter da artık bir medium.
Yani Mcluhan’ın dediği gibi ‘medium is the message’; araç mesajdır.
İçeriği belirleyen aracın ta kendisidir.
Yani Mcluhan’ın dediği gibi ‘medium is the message’; araç mesajdır.
İçeriği belirleyen aracın ta kendisidir.
Twitterı ise en iyi kullanan, en amacının farkında olan, en takmayan, en takan, en tahammüllü bence Ahmet Hakan.
Hatta başkaları gibi kendisi hakkında olumlu sözleri değil olumsuzları retweetliyor.
Bir tahammülsüzlük örneği Şerif Gören’den. Ay Büyürken Uyuyamam filmi ile ilgili yazılarda sınırı aşanları mahkemeye vereceğim demişti. Ahmet Hakan da ‘Ver beni mahkemeye Şerif Gören Bey’ diye karşılık vermişti.
Sonra Engin Altan Düzyatan’ın sinema yazarlarına tahammülsüzlüğünü gördük. Özetle; özellikle sanatçıların, ünlülerin, yazarların had safhadaki tahammülsüzlüğü beni şaşırtıyor. Elbette bu tahammülsüzlük sadece twitterda değil yazılan herhangi bir eleştiri yazısına, söylenen bir söze de…
Cem Yılmaz’ın ise twitterda hiç tweet atmadan neden olduğunu ve hiç tweet atmayan birini o kadar insanın takip etmesini galiba hiçbir zaman anlayamayacağım.
İçimden, Fellini’nin 8½ filminde yer alan, hayran olduğum şu sözle bitirmek geliyor; ‘Kendi etrafında dönen bir ben; ya büyük bir ağlamayla ya da müthiş bir kahkahayla boğulurum.’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder