Behzat Ç. hep flash-back yapıyor ama hep kızıyla ilgili bir anısına dönüyoruz, bu kez Behzat’ın çocukluğuna inildi flash-back ile.
Behzat Ç. neden tiyatroyu sevmediğini anlattı, İlkokul 4. sınıfta öğretmeni tiyatro oyununda avcı rolü vermiş. Kuşu oynayan arkadaşının da Yangın Var inanmazsanız avcıya sorun demesi gerekiyor ama kuş unutuyor ve küçük Behzat sahneye çıkamıyor.
Star TV’de en güzel işlerden biri de Üstün Dökmen’le Küçük Şeyler programı.
Üstün Dökmen hayata dair o kadar önemli gözümüzden kaçan şey anlatıyor ve paylaşıyor ki atlamamamız gereken. Üstün Hoca da arkadaşlarının buna gülmek yerine empati yapmaları gerektiğini belirtti, eleştirdi. İnsanım, insana ait bir şeye yabancı değilim sözü geldi aklıma.
Hani psikiyatristler çocukluğa iner ve biz de bunun geyiğini yaparız ama işte çocukluğumuz bizi biz yapan değerleri oluşturuyor.
Halbuki şu an başkalarına küçük gelen ne yaraları büyüklüğümüze taşıyoruz…
4 yaşındaki çocuğa internette Michael Jackson izlettirip onu kalabalık bir kitlenin önüne ekrana çıkartmak da mutlaka iz bırakacaktır. Önce bilinçli anne- babalar gerekiyor.
Behzat Ç. neden tiyatroyu sevmiyor?
Yeni bir uzmanlık; Stres koçluğu
Ülkemde uzmanlık alanları bitmiyor; renk, isimden kişilik analizi, yaşam koçluğu, kız tavlama uzmanlığı… İcatta sınır yok.
Ülkemde uzmanlık alanları bitmiyor; renk, isimden kişilik analizi, yaşam koçluğu, kız tavlama uzmanlığı… İcatta sınır yok.
Ve en son haberlerde izlediğim uzmanlı alanı stres koçluğu.
İlk duyunca hani öfke yönetimi ya da günlük hayatın getirdiği stresi önleyici bir muhteviyat var ancak durum ironik ötesi.
Hasan Rıza Günay stres koçu ismini tescilleyerek Türkiye’nin ilk tescilli dayak yiyen adamı olmuş.
Yani Kemal Sunal’ın filmindeki Mazlum karakterinin gerçek hayatta tezahür etmiş hali.
Günay;
“Bu mesleği severek yapıyorum. İnsanların stres atmasını sağlarken ben de bundan kazanç sağlıyorum ve ekmeğimi bu işten çıkarıyorum. Yıllarca sporla uğraştığım için kendime zarar vermeden işimi yapabiliyorum. Müşteri sayımın artması bilinirliğimi arttırdığı için markamı korumak adına tescil başvurusunda bulundum. Türkiye’nin tescilli stres koçu olarak adımı güvence altına aldım” diyor. Hizmeti de sadece dayakla sınırlı değilmiş, insanların üzerine pasta, boya gibi eğlenceli cisimler atarak rahatlayabileceği bir stres odası oluşturmuş.
Adres Patent Marka ve Patent Danışmanı Derya Şişik, “Stres Koçu, marka sahibi olanlar için çok güzel bir örnek. Toplumumuzun önemli bir kısmında marka tescili yaptırmak için kurumsal bir yapı gerektiği bilinci hâkim. Hâlbuki tüm ölçek ve hizmetlerdeki markalar isimlerini tescillemeli ve kendini güvence altına almalıdır. Yapılan iş ne olursa olsun tescil koruması herkes içindir” diye açıklamış.
Patent verenler de demiyor ki ‘bu birinin bir diğerine şiddet uygulamasıdır, böyle bir meslek tanımı olamaz, stresin çözümü böyle olamaz. Böyle bir konuda patent olamaz.’
Ancak daha da takdir ediyorlar.
Dahası ekranda da haberi yapılıyor…aklıma kocanızdan şiddet görmek üzereyken yapmanız gerekenler haberi geldi…
Güler misiniz, ağlar mısınız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder