23 Ocak 2012 Pazartesi

Televizyonda eşcinsellik

Okan Bayülgen yine konuşulmayanı konuştu. Konuklar Prof. Dr. Doğan Şahin, Barbaros Şansal, Esin Övet. Deniz Eslek ve Çağatay Öztürk’tü. Bu haftaki Muhabbet Kralı konusu; Heteroseksüelliğin sonu mu? idi. Ancak bence tamamen farkında olmadan hatalı seçilmiş bir başlık, niyet itibariyle konuşulmak istenen konuyu provoke eden bir tarafı var ve eşcinsellik heteroseksüellik üzerinden konuşulmamalı. Heteroseksüelliğin sonu mu başlığı da ötekileştirme yapmak oluyor maalesef.
Amma program iyi niyeti itibariyle cesaretini yine gösterdi ve eşcinselliğin, nedenleri, nasılları ve ötekileştirmenin konuşulabildiği bir program oldu.
Okan Bayülgen bir açıklamasında, “Heteroseksüel, evli, çocuk sahibi ve 40 yaşını aşmış bir adam olarak her şeyden umutsuzum. Depresyonda değilim… Benimki felsefi bir umutsuzluk.
Yoksa yaptığım işlerin hepsinden memnunum” demişti. Tam da sözler kendini açıklıyor Bayülgen kendinden başka bir dünyanın da dertlerini dert edebilen biri. Böyle insanlar da hep mutsuz olur ve böyle cesur örneklere imza atar.
Nitekim program içeriğiyle ve konuklarıyla yine bir Kraliyet Ailesi farkı gördük.
TV’lerimizde eşcinsellik
ATV’de “Kılıç Günü” diye bir dizi vardı, dizi uzun ömürlü olamadı. “homoseksüel ilişkinin bu denli açık seçik gösterildiği ilk yerli dizi” olarak tv tarihimize geçmişti. İki erkek sevgiliyi bellerinde beyaz havlular, aynı yatakta sohbet ederken ekrana gelince, televizyon başındaki pek çok izleyici şok geçirdi. Gördük kü daha dans sahnelerinin olduğu bir gençlik dizisi de erotik bulunup 400bn TL ceza alıyorsa bugün, Kılıç Günü yine o zaman iyi kurtulmuş RTÜK’ün elinden…
RTÜK, diziye “temel insan hakları” ihlal edildiği gerekçesiyle kanala uyarı cezası vermişti.
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)’ten yapılan açıklama;
“ATV logosuyla yayın yapan TURKUVAZ RADYO TELEVİZYON HABERLEŞME VE YAYINCILIK A.Ş. unvanlı kuruluşun 24 Eylül 2010 tarihinde yayınladığı “Kılıç Günü” adlı dizinin; 3984 sayılı Kanunun 4756 sayılı Kanunla değişik 4 üncü maddesinin (s) bendinde belirlenen “Program hizmetlerinin bütün unsurlarının insan onuruna ve temel insan haklarına saygılı olması” ilkesine aykırı bulunması nedeniyle, yayın kuruluşuna uyarı müeyyidesi uygulanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”
Dizi haliyle homoseksüelliğin gösterildiği bir dizi olarak toplumu algısının hazır olmadığını gösterdi.
Dizinin yapımcısı Osman Sınav ise *Bizim eksiklerimiz, yapamadıklarımız vardır. Farklı bir yerden kuralım hikâyeyi dedik, ama bugünkü televizyon izleme algısının çok üstüne çıktık, anlaşılamadık yani..* demişti.
Öncesinde ise o da homofobik bir açıklama yapmıştı ve eşcinsel örgütlerden tepki almıştı;
Osman Sınav, “Bu sahneleri provoke amaçlı kullanmadık. Böyle bir amacımız olsaydı daha önceden görselleri basına verirdik. Hikâyemizde Firavun’un sarayından bahsediyoruz. Firavun’un sarayında böyle şeyler vardır. Bunlar gerçektir. Karakter tanımlaması yapıyoruz. İyiliği, bütün güzelliğiyle gösterebilmek için karanlığı da bütün çıplaklığıyla göstermek lazım. Yoksa ‘iyi’ hissedilemez. Sığ kalır. Biz kimsenin cesaret edemediği şeyleri göstermeye çalışıyoruz. Ahlaksızlık propagandası yapmıyor, aksine o tip insanların profilini sergiliyoruz. Bu kişiler ve ahlaksızlıklarını gösterebilmek için ahlak sınırları dışına çıkmadan bir şeyler yapmak zorundayız.”
Kanal D’nin kısa ömürlü olan, Songül Öden’le Tardu Flordun’un rol aldığı “Mükemmel Çift” adlı dizinin ilk bölümünde iki erkeğin öpüşeceği açıklanmıştı. Tardu Flordun ile Tuğrul Tülek’in öpüşme sahnesi çekilmiş ancak yayınlanmamıştı. Dizide eşcinsel bir karakteri canlandıran sunucu Tuğrul Tülek ise TRT Çocuk kanalındaki görevinden kovulmuştu.
Neden her şeyin komedisini yapıyoruz, şiddetin, 12 Eylül’ün, eşcinselliğin… Ne zaman gerçeklere döneceğiz, ne zaman gerçeklerden kaçmayacağız? Bırakın bir dizide konu edilmesini bir tv talk-showunda bile konuşulmasını hala cesurca buluyoruz. Peki nedir bu hazır olunmayan televizyon izleme algısı??? Homofobikliğin, ötekileştirmenin ta kendisi…içsel faşizm her yerde maalesef.
Başka ülkelerin de RTÜK’ü var
Peki bizde RTÜK var Amerika’da İngiltere’de durum ne? Amerika’da FCC var. FCC, ‘Without A Trace’ dizisinin Aralık 2004’te yayınlanan bir bölümünce ‘edebe aykırı’ sahneler olduğu gerekçesiyle CBS TV ve ülke çapında CBS ile bağlantılı 111 TV istasyonuna toplam 3.6 milyon dolar para cezası vermişti.
İngiltere’de birbirinden bağımsız beş farklı organ görsel-işitsel iletişim sektöründe düzenlemeler yapıyor: kamu sektöründe görev yapan BBC Yürütme Kurulu / the Board of Governors of the BBC, özel televizyon kanallarıyla ilgilenen Bağımsız Televizyon Komisyonu / Independent Television Commission (ITC), özel radyo kanallarından sorumlu Radyo Üst Kurulu / Radio Authority, yayıncılık standartlarını düzenleyen ve program etiğinden sorumlu Yayıncılık Standartları Konseyi / Broadcasting Standards Council (BSC), yayıncılıkla ilgili şikayetleri dinleyen Yayınlar Hakkında Şikayetler Komisyonu / Broadcasting Complaints Commission (BCC).
Örneğin BBC’de yayınlanan “EastEnder” da iki erkeğin öpüşmesi, İngiliz muhafazakarları ayağa kaldırmıştı.
İngiliz devlet televizyonu BBC’nin yetkilileri ise eleştiriler üzerine yaptıkları açıklamada, “Biz meseleye heteroseksüel ilişki ile homoseksüel ilişki arasında bir fark olmadığı görüşü ile yaklaşıyoruz. Ebeveynler bu dizi sayesinde çocuklarına cinsellik hakkında doğru bilgiler verebilirler” demişlerdi. Amerikan televizyonlarında ise eşcinselliğin konu edinildiği Queer as Folk, Will & Grace, Glee, The L Word, The Tudors, Desperate Housewives, Nip/Tuck, Six Feet Under, Angels in America, Sex and the City gibi birçok dizi yayınlandı, yayınlanıyor.
Bizde ise ‘Sex and the City 2’ filmindeki eşcincel evlilik yüzünden Digitürk ceza almıştı.
Yani baktığımız zaman dünyada da RTÜK gibi kurumlar bulunuyor bence bulunması da gerekli. Çünkü televizyon denetim mekanizmasına ihtiyacı olan çok önemli bir kitle iletişim aracı. M.U.C.K. dizisine verilen cezanın yayın saatlerinin sakıncalı bulunarak verildiğini bilerek yazmıştım. RTÜK’ü eleştirdiğim nokta; RTÜK üyelerinin kendi içlerindeki çelişkisiydi. Bir denetim mekanizması olmalı ancak belli bir istikrarda olmalı ve hayatın gerçeklerini reddetmek yerine düzenlemelerle, denetimlerle gerçekliği saptırılmadan ekranda olabileceğinin farkında olunmalı.

1 yorum:

  1. Dün akşam Behzat Ç dizisinde de trans gay ve lezbiyenlerin maruz kaldıkları ayrımcılıklar, sözlü/fiziksel saldırılar ve bunu engellemesi gereken yerde göz yuman yetkililer gündeme getirildi. Oldukça cesurca yapılmış bir bölümdü. İnsanımızın ne kadar önyargılı olduğunu, devlet mekanizmalarının bu ayrımcılıklara nasıl göz yumduğunu anlattı bir nebze.

    Ayrımcılıklar ve ötekiliştirilme konusunda tv yapımlarının böyle cesur işler yapması gerekiyor. Çünkü bu ülkedeki çoğunluk herhangi bir mecmua okumuyor. Tek bildikleri şey televizyon izlemek, ki izledikleri de diziler şov programları falan. Haberleri izlemeyen o kadar çok vatandaşımız var ki...

    İşte o insanların bir şeylerin farkına varmasını sağlamak, onlara hitap etmekte olan diziler tv programlarının sorumluluğudur.

    Uyutma değil, uyandırma amaçlı yapımların çoğalması dileğiyle..

    YanıtlaSil