30 Haziran 2011 Perşembe

Yaz ekranında yıldız savaşları yaşanacak


Bu yaz televizyon ekranlarında tam anlamıyla yıldız avcılığı gerçekleşiyor hem ne avcılık…
Tam anlamıyla Andy Warhol’un dediği gibi herkes 15 dakikalığına meşhur olacak…
Tam anlamıyla yıldız savaşları yaşanacak...
Kanal D’de başlayan olan Artiz Mektebi’nin moderatörlüğünü Popstar serilerinin yapımcı ve sunucusu Osmantan Erkır yapıyor, jüride ise Nurgül Yeşilçay, Müjde Ar ve Sinan Çetin bulunuyor, bu format içerisinde yarışmacılar birçok ders alarak oyunculuk için mücadele edecekler.
Show TV’de daha önce yayınlanan ve Beren Saat’i bize tanıtan program olan Türkiye’nin Yıldızları’nın aynısı diyebilirim.
Türkiye'nin Artisti Sen Misin? ise Show TV'de başlıyor.
Yarışma; 16-32 yaşları arasında, oyunculuk yeteneklerine güvenen ve "Türkiye'nin Artisti benim" diyenleri elemelerine davet etti.
Star’da ise aynı formatın şarkıcı avcılığını seçen versiyonu mevcut, buna da bir nevi Popstar diyebiliriz.
Star Akademi'de müzikal yeteneklerini kanıtlayacak yarışmacılar yine profesyonellerden ders alacak…
TRT 1’de başlayacak Yıldızım Sensin yarışması ise ses, taklit ve oyunculuk alanlarında, yıldızını arıyor, kısacası hepsinin kombinasyonu olmuş.

***

Hepsinin ortak noktası yıldız arayışı ve Türkiye’nin çeşitli illerinde elemeler yapılarak finalistleri seçilmesi…
Eminim ki yetenekli olduğu kadar öyle olduğunu sanan ve nesne olmaktan kurtulamayacak nice Ajdarlar çıkacaktır elemelerde…
Ancak Beren Saat gibi bir yeteneğin çıktığı gerçeğini kabul etmek lazım ama zaten olacağı varmış denir, Beren de kesinlikle öyle istisnai bir yetenek, nesne konumundan çıkarak oyunculuk adına çok başarılı bir özne oldu…

***
Berkeley; *Var olmak, algılanmış olmaktır* diyordu.
Televizyon kişilerinin, özellikle de bu yıldız savaşları televizyon programları içinde aslında özne değil nesne olduklarını bilmeyerek bilinçsiz bir var olma şekli, hiçbir zaman gerçek bir algılanmayı getirmeyecektir.
Birtakım insanlar sadece belli bir süre için bir konunun nesneleri oluyor, sanki…
Acaba televizyonda geçici bir süre var olmakla ya da var etmekle sanal olarak hem algılanıp hem algılatıp tatmin mi oluyoruz? 
Yok, tatmin olduğumuzu sanıyoruz!

29 Haziran 2011 Çarşamba

Sen yeter ki tüket!


Televizyonlarda bir kanal bir program yapınca diğer kanallara da hemen sirayet ediyor, virüs gibi hızla yayılıyor.
Türkiye'nin en şık programı sloganıyla yola çıkan “BANA HER ŞEY YAKIŞIR”da hafta boyunca, beş kadın yarışmacı, yine haftanın en şık kadını seçilebilmek ve para ödülünün de sahibi olabilmek için yarışıyor, kendilerine verilen bütçeyle en şık olmaya çabalıyor. Yarışmanın ödülü 10 bin TL. Ünlü modacı Cengiz Abazoğlu ise ekran başındaki hanımlara tavsiyelerde bulunuyor.

Show TV'de yayınlanan "BUGÜN NE GİYSEM?"de ise kadın yarışmacılar kendi gardıroplarından getirdikleri kıyafetleri giyerek jürinin karşısına geçiyor, Jüride ikoncan olarak ünlenen Ivana Sert de bulunuyor.
Diğer jüri üyeleri ise Nur Yerlitaş ve Hakan Akaya. Ünlü koreograf Uğurkan Erez’in ise görevi yarışmacıları kuliste motive etmek
"Türkiye'nin en şık kadını"nı seçme amacında olan yarışmanın ödülü ise 100 bin TL.

Fox’ta Bambaşka Style by Jury adıyla ekranlara gelen yarışmanın ise şu sloganı en dikkat çekici olanı; Genç, güzel ve mutlu! Evet bu sizsiniz…Bunun içinde genç, güzel ve mutlu olabilmek için estetik operasyonlar mevcut… Bu yarışma sadece fiziksel değil ruhsal değişim garantisi de veriyor diğerlerinden farklı olarak.
Sanki hayatta mutlu olabilmemizin tek kaynağı genç ve güzel olmak… bize dayatılan en güzel, en genç, en güzel, en şık olmak ama kimse en zeki, en bilgili, en çok okuyan, en çok araştıran, en yaratıcı… olma telaşında değil…ya da birileri böyle olmamız gerektiğini hatırlatmıyor, televizyonun sadece eğlendirme işlevi kullanılıyor ve tüketimin nesneleri, kendi hayatlarımızın nesneleri haline getiriliyoruz.
 

DEĞİŞİME HAZIR MISINIZ? İSTEYİN YETER sloganı ise ATV’de yeni başlayan SEN YETER Kİ İSTE programına ait. Bu yarışmada ise diğer ikoncanlar Eda Taşpınar ve Deniz Berdan bulunuyor.
Eskiden bir gecede yapılıp bitirilen güzellik yarışmaları ise haftalarca süren merasimler halini alıyor.

***
Yıkanmak istemeyen çocuklar olmak varken; mutlu olmak için en şık, en güzel, en genç görünme koşulu dayatılıyor.

Ünsal Oskay’ın deyişiyle “insan bilincinin dışarıdan istilası” ile birlikte, bilinç tutulması, bilinç donuklaşması yaşanmaktadır.

“Zaman, idrakindeki kesikler ve ancak şoklar halinde algılanabilmesi yüzünden, organik bir zaman olarak yaşanamaz olmuştur. Bellek edinmemize olanak bırakmayan bir zaman biçiminde yaşanır olmuştur. Yaşanıp geçilen zaman …”

Ağlamak Yok Gülmek Var

 
İddialıyım şimdiye kadar Türk televizyonlarında yapılmış en başarılı komedi dizisi Üsküdar’a Giderken…
Geçen ay başlayan dizi TEKRAR AiLE OLABiLMENiN HiKAYESi  sloganıyla yola çıktı ve daha dizi yayınlanmadan 3 farklı tanıtım filmi yaparak dikkatimi çekmişti.
Başrollerini Erkan Can, Erdal Tosun, Funda Postacı ve Tülin Özen'in oynadığı dizinin yönetmenliğini Selçuk Aydemir yapmakta. Senaryo da Aydemir’e ait.  Dizi özetle fedakar bir anne, hayalperest bir baba ve çocuklarının hayatlarını anlatıyor.
Dizide birçok Altın Portakallı oyuncu mevcut, Erkan Can, Tülin Özen, Öner Erkan…
Dizi konusu itibariyle klasik, ancak oyunculuklar, diyaloglardaki başarı, kurgudaki deneysellikler klasikliği unutturuyor ve bambaşka bir ekran deneyimi yaşatıyor.
Dizideki favorim Oğuz karakterini, Murat Cemcir canlandırıyor. Cemcir, yine dizide iyi bir performans sergileyen Ahmet Kural ile yönetmen Selçuk Aydemir’in şubat ayında vizyona girmiş olan mafya komedisi filmi Çalı Çengi’de de başrollerde. Murat Cemcir’in komedi alanında çok başarılı işlere imza atacağına inanıyorum.
Dizide kurgu da çok başarılı, daha önce dizilerimizde pek rastlamadığımız; sinemada ise deneysel filmlerde kullanılan split screen tekniği kullanılıyor, Oğuz karakterinin sevgili adayıyla konuşmalarındaki gelgitlerde inanılmaz ince bir zekanın ürünü diyaloglar ve çok iyi deneysel ve üzerinde çok uğraşılan bir kurgu var.
Haliyle bütün bunlar Çalgı Çengi filmini bir an önce bulup izleme kararını verdiriyor bana…
Dizi A’dan Z’ye çok başarılı, animasyon jeneriği de… Televizyonlarımızda komedi pek tutmuyor. Öyle bir geçer zaman ki’de Cemile ile Fatmagül ile ya da kapıcı kızı Feriha ile ağlayıp, üzülüp katharsis yaşayıp ve kendi haline şükretmek; izleyiciye gülmekten daha iyi hissettiriyor kendini.
Ancak ben de diyorum ki artık ağlamayalım, ağlasak da dozunu kaçırmayalım…ağlatmak güldürmekten daha kolay…
Ekranlarda böyle güzel komedi dizilerine de ihtiyacımız var, kısacası artık biraz ekranlarda şarkıdaki gibi ‘Ağlamak yok gülmek var’ olsun.




28 Haziran 2011 Salı

Reyting, renkli ülkemin renkli insanlarında


Kanal D’de yayınlanan ve ilk bölümünün bir kısmı internette yayınlanarak  bir ilke imza atan Şanslı Masa, yarışmacılarının cast olduğu düşüncesiyle sert eleştiriler almıştı.

Çünkü programda yarışan yarışmacılar dizilerde karşımıza oyuncu, figüran olarak çıkmıştı.

Ben demiştimle başlayan cümlelerim tam burada cuk oturacak
Ben demiştim ki…Zaten arayan gerçek bir vatandaşı telefonla bağlasanız ya da programlarda gerçek kişilerin olmasına izin verseniz…
renkli ülkemde kendi istediğiniz televizyon kişisini bulma olasılığınız çok yüksek inanın!

Veee…bu iyi formatı harcamak istemeyen yapımcılar doğru bir kararla çok fazla deşifre olan ve artık inandırıcılığı kalmayan mekan çekimlerini bırakarak doğru olanı yaptı.
Yarışmanın mekanın çabuk deşifre olması gibi bir dezavantajı var ve sürekli değişikliğe gidilmeli.

Programdaki cast sistemi de değiştirilerek dediğim gerçekleşti ve renkli ülkemin gerçek insanlarına yer verilmeye başlandı…

Nereden mi biliyorum?...

Program artık güney sahillerinde çekim yapıyor. Dalaman, Göcek…
İlk programda karşıma ise sürprizle doğduğum ve büyüdüğüm yer olan Dalaman’da yapılan çekim çıktı.
Öncelikle çok şaşırdım ama bunun çok doğru bir karar olduğunu biliyordum ve güzel memleketimde tam da istendiği gibi renkli televizyon kişileri çıkacağından emindim…ve öyle de oldu…

Bir de baktım ki damadına emdiği sütü burnundan getiren ve programdaki performansıyla müthiş oyunculuğuyla dikkatleri çeken Naime Hanım’ı tanıyorum.
O anda artık kurmacalara gerek kalmadığını çözen yapımcılara işte bu demek istedim, işte renkli ülkemde kendi istediğiniz televizyon kişisini bulabilirsiniz, yeter ki isteyin…
Başarı, reyting böyle daha da artacaktır!

Behzat Ç. : Dizi tarihimizde bir devrim


Dün akşam Behzat Ç.’nin sezon finalini izledik…
Ve dizi son bölümünde fanatiklerinde tam bir şok etkisi yaratarak sezona veda etti. İnanılmaz zekice kurgulanmış bir senaryo ve reji ,müthiş oyunculuklar ile yabancı dizilere taş çıkarttı resmen.
Anlaşılan 38 bölüm çok ince detaylarıyla düşünülmüş ve planlanmış. Hele ki filmin kötüsünün aslında başından beri masum ve iyi olan Şule karakterinin çıkması dizi izleyicisini şaşırttı.

Başlarda reyting canavarına direnen Behzat Ç. sonradan bir fenomene dönüştü ve bunu sonuna kadar hak etti.
Son bölümde Erdal Beşikçioğlu tam bir  oyunculuk resitali sergiledi. Köprü dizisinde de elbette çok başarılıydı ama ben Reha Erdem’in Hayat Var filminde hayran olmuştum oyunculuğuna. Köprü dizisi ve sonrasında Vali filminde ise yine çok başarılıydı ama düz-çizgisel bir oyunculuk sergiliyordu
Veee Behzat Ç. ile dizi piyasasında oyunculuğunun doruğuna çıktı, oyunculuğunun sınırsızlığını gösterdi bizlere…
Türk televizyon izleyicisinin alışık olmadığı bir toplumsal tipti Behzat Ç. 
Dizide gördüğümüz polis tiplemeleri, karakterler doğaldı, mahalle ağzını sokağın dilini kullanarak kitleleri içlerine çekip Türkiye gündemini sarsan konuları bütün yürekliliğiyle ele aldılar.

Dizi tarihimizde bir devrim olan Behzat Ç.nin sinema filmi Behzat Ç. Son Hafriyat’ın ise 29 Ekim ‘de vizyona girmesi planlanıyor.
Dizinin devam edip etmeyeceği ile ilgili söylentiler oluştu, sezon finalinin aslında final olduğu konuşuluyordu..
Dizinin yapımcıları ve yayınlandığı kanal RTÜK’ün baskısı altında olduklarından diziyi bitirmeyi düşünmüşlerdir ve bu şekilde söylentiler çıkmıştır.
Malumunuz… RTÜK, “Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde yayınlanamaz” ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle diziye ceza vermişti ve dizi başladığından beri RTÜK’e takılıp kaldı.
Hatta dizinin senaristlerinden Emrah Serbes twitterda bu konuyla ilgili şöyle yazmış; ‘Sırada ne var RTÜK, seyircisiz oynama cezası mı?’
Bu durumlar senaristlerin de özgürlüğünü kısıtlıyor ancaaaak

Dizinin müdavimlerine müjde… Behzat Ç. yeni sezonda da devam edecek
gelecek sezon da devrimlerine devam edecek.
Ve umarım bütün engellere karşı Star Televizyonu, Türk televizyonlarındaki sıradanlığı ezip geçen Behzat Ç.’nin arkasında duracaktır
***
Aklıma gelmişken … bir süredir uygulanan ve ekranda beliren Haydi Çocuklar Uykuya kjleri işe yarıyor mu merak ediyorum yoksa her şey çocuklarına sahip çıkması gereken bilinçli ebeveynlerde mi bitiyor?!