29 Kasım 2011 Salı

Reytingin aritmetik mantığı mı?

Dün gördüğüm bir ilan beni şaşırttı. Büyük bir televizyon kanalında yayınlanacak bir sabah programı için şef editör, editör, muhabir, prodüktör ve stajyer aranıyor. Slogan da şöyle; Sen TV’de iş arıyorsan, biz de seni arıyoruz. Koşullar da epey çok hani. İlanın mail adresi de bir enteresan geldi; aday3333@yahoo.com.tr
Bu ilana başvursam bu nasıl bir mail adresi yazardım ilk olarak. Kanalın ismini ve başlayacak sabah programını çok merak ettim, en yakın zamanda başlayacak bildiğimiz kadarıyla Star TV’de Melek Baykal’ın programı var…Tahmin zor…
Şef editör kriterlerinden ise en çok dikkatimi çeken; reytingin aritmetik mantığını bilmek. Aritmetik yalnız… Yani neleri toplar, çıkarır, böler ve çarpabiliriz ve de reyting çıkar?
Çok basit ben açıklayayım reytingin aritmetik mantığını; ağla + ağlat + ağlayalım x bağır + bağırt +bağıralım x duygu sömür + sömürt + sömürtelim x şiddet……uzar gider daha
O yüzden de örneğin Üsküdar’a Giderken gibi güzel, deneysel komedi dizileri yürümez. Katharsis krizi yaşayan izleyicinin ihtiyacı bütün bunlar.
Bu ilan çok kafamı karıştırdı televizyon dünyasında eleman bu şekilde aranmaz genelde benim bildiğim. Kaldı ki bu kanal büyük bir kanalsa neden ismini açıklamıyor, hem kanal adını, hem programın ismini açıklamalı, gizleyecek ne var ki?..
Çocuk istismarı bitsin artık
Evyap; Evy Baby reklamı için şöyle bir açıklama yaptı: Reklamın amacı kesinlikle böyle planlanmamıştı. Şirketin aldığı kararla reklam yayından kaldırıldı. Sizden aldığımız geri bildirimleri şirket ile paylaşıyoruz. Özür dileriz.
Amacımız sizlerin beğenisine daima layık olabilmektir. Firmamız, sizlerden gelecek her türlü talebi karşılayabilmek için yeni ürünlerle kendini yenilerken, varolan ürünlerinde de kalitesini arttırarak her geçen gün daha ileriye gitmek için çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çalışmaların neticesinde bizler için en değerli ödül, siz değerli tüketicilerimizin memnuniyetidir.
Reklam Özdenetim Kurulu ise karşı çıktığını belirterek reklamveren ve reklam ajansına iletip, gerekli düzeltmeler yapılmasını ve bu hali ile yayınlanmamasını istedi.
Gerekli düzeltmeleri bırakın lütfen reklamdaki çocuk istismarı gayet net, düzeltilmesi gereken bir yan yok yani, baştan sona hatalı. Tekrar biz düzelttik diye çıkmak felaket olur.

Bir reklam ve hata
Ing Bank, Demet Evgar ve Emre Karayel ile reklam serisine devam ediyor. En son reklam ise şöyle; iki sevgili yılbaşı ağacı almaya gidiyor, Evgar 1000 TL olan çam ağacını istiyor, Karayel ise saksıdaki küçük çamı eline alıp bunu alsak yılbaşına kadar ne kadar boy atar diyor. Evgar ise onun dibine tek taş koyarsan olur diyor.
Peki bu reklamdaki hata ne? Amaç müşterilere yılbaşı kredimiz var çok avantajlıyı sunmaksa bunu farklı yollardan da yapmak mümkün, kesilmiş çam ağacını göstermek hata. Ayrıca kimse de ağaç alabilmek için kredi çekmez, asgari ücretten haberiniz var mı? Reklamcılarımız hayattan, halktan neden bu kadar uzak?

Behzat Ç. klipte de oynamış

Geçen gün TRT Haber’i izliyorum spikeri görür görmez, hemen ne kadar çok Memet Ali Alabora’ya benziyor dedim. Hemen Twitter’da Memet Ali Bey’e gönderdim, o da retweetledi. Tepkiler şöyleydi benim gibi çok benzetip ikizi gibi diyenler de oldu, benzemiyor diyenler de…
Memet Ali Alabora ve Heberler fikrini ilk duyduğumda gerçekte anchorman olsa çok yakışırmış diye düşünmüştüm.
‘Heberler’ artık bir fenomen ve ince zeka ürünü programı beğeniyle izliyorum, bir ana kanal Heberler’i alıp Ana Haber öncesine koysa çok daha başarılı olur.
Gelelim ‘Haberler’e TRT Haber’in başarılı spikerinin adı Cengizhan Cevahiroğlu. Kendisini geç keşfettim ama son günlerde sıkı takip ediyorum, ekrana çok yakışıyor ve geleceğin anchormanlerinden olur bence.
Erdal Beşikçioğlu Klipte
Behzat Ç. dizisini, karakterini sevenler kadar sevmeyenler de var bu elbette tartışılır tabii ki herkes özgür ancak Behzat Ç. ile oyunculuk resitali sergileyen, hayran bırakan Erdal Beşikçioğlu’na laf söylersek çarpılırız.
Erdal Beşikçioğlu meğer bir klipte de rol almış, geç keşfettim. Ankaralı bir grup olan Diplomatik Rock Opera’nın Sevgisizlik adlı klibinde.
Beşikçioğlu, aralarında bir iletişim ve sevgi eksikliği sorunu olan bir ailenin babasını canlandırmış.
İŞTE ERDAL BEŞİKÇİOĞLU’NUN ROL ALDIĞI O KLİP
Şiddet gitmiş
Alemin Kıralı dizisi ile ilgili olarak şiddetin komedisi olmaz demiştim, yan karakterler Kubat ve Nihale arasında ciddi hatalı diyaloglar silsilesi vardı.
Ancak dizinin son bölümünde bunların düzeldiğini gördüm ve sevindim.

26 Kasım 2011 Cumartesi

Televizyonlarımızdaki muhtemel gelecek




Televizyon ekranlarımızda bizi bekleyen muhtemel gelecek listesi hazırladım;
En ağlatacak yeni baba karakteri, özetle yeni Halil Ergün:
Fox’ta yayınlanacak Babam İçin ile daha dizinin tanıtımında içler acısı monologuyla yürekleri dağlayan Metin Kaçan.
Kaçan, dizide 4 çocuklu bir gümrük memuru, dizi 4 Aralık’ta başlıyor.
İzleyicinin komediden ağır drama geçişi hazmetmesi, duruma alışması zaman alabilir. Ama Fox zaten dizilerine çok şans tanıyan bir kanal, hatta diğer kanallarda kaldırılan dizileri alıp zirveye taşıma başarısını gösteriyor.
Ekranın yeni fenomen kötüsü; Mahsun Kırmızıgül’ün Hayat Devam Ediyor dizisinde Kudret karakterini muhteşem canlandıran Roze Hubeş.
2012’nin en çok konuşulacak kişileri;
Mahsun artık cameo yapmaz, yani dizisinde bir daha görünmez, artık mesajı verdi kanımca; yönetmen olduğunu ilan etti, 2012’de bolca Kırmızıgül’den bahsedeceğiz artık takdir edelim. Dizide ne ararsak var değil, belli bir konu var. Dallas’a benzetmek toplumumuzun gerçeklerinden uzaklığı gösterir. Kırmızıgül’ü artık takdir edelim.
Çağan Irmak Kanal D’de başlayacak ve kesin izlenecek dizisi Keşanlı Ali Destanı ve vizyondaki sinema filmi Dedemin İnsanları ile kendinden çok söz ettirecektir.
En trajik tv olayı; Nihat Doğanların trajedisi
Nihat Doğan, Survivor’dan sonra strateji uyguladı hiçbir yere katılmadı hatta Survivor sonrası programlara da, Acun Ilıcalı’nın bundan ötürü kızgın olduğunu da düşünüyorum kesinlikleprojesi gayet tıkırında gidiyordu, magazin programına çıktı 50bini kaptı, mobilya reklamı aldı, resmi şekilde Somali ziyaretlerinde bulundu. Taa ki o olay kadar. Hababam Sınıfı’ndan da çıkarıldı.
Geçen akşam Okan Bayülgen’in konuğuydu, baktım aynı sözlerde hala 50bin aldığı programdaki sözleri söylüyor, it izi kurt izi minvalinde…it- at- kurt yani…
Nihat Doğanlar kendinizi tekrarlıyorsunuz kuzum siz ama!
Artık 2012’de tv ekranında bence Doğan’ı pek göremeyeceğiz projeleri iptal oluyor birer birer, o nedenle sosyal ortam sularına girdi ama ilk tweetini bile yazmıyor, yazdırıyor ya pes.
En vefalı izleyicisi olacak dizi; Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi
Malumunuz diziyi madem bu kadar konuşuluyor neden reyting almıyor diye eleştirdiler. Sanki sağlıklı bir sistem varmış gibi, ancak sağlıksız reyting sistemimiz böyle giderse Behzat Ç.’nin yükü artar ama izleyicisi sağlamdır ve her zaman arkasında durur. Hiçbir şey olmaz.
En sansasyonel dizi; Muhteşem Yüzyıl
Ocaktan itibaren Star TV’de yayınlanacak dizi, kanal için can simidi gibi olacak ve bir anda kanalın 1 yıl sonrasında görmek istenilen noktasının baş dayanağı olacak
En bir sezon daha devam ederler;
Star TV’nin iki yeni dizisinden Tek Başımıza, Bir Ömür Yetmez’den önce kaldırılır gibi geliyor. Bir Ömür Yetmez ise en az bir sezon sürer.Hayat Devam Ediyor’un zirveden! İndirdiği Adını Feriha Koydum da en fazla bir sezon daha devam eder gibi, daha doğrusu etmeli.
Asuman Krause’li, Var mısın yok musun da en fazla bir sezon devam eder. Çünkü sürekli Acun Ilıcalı ile kıyaslama yanlışı var. Zaten Endemol- Fox’un yeniden sürüm kararı yanlış oldu. Herkes Acun’un yakaladığı o tadı arıyor.
En umduklarım;
Çocuk istismarının olduğu diziler ve reklamların olmamasını diliyorum artık. Evy Baby reklamına Reklam Özdenetim Kurulu; ‘Kurul görüşü reklam veren ve reklam ajansına iletilmiş, Evy Baby reklam filminde gerekli düzeltmeler yapılmadıkça bu hali ile yayınlanmaması istenmiştir.’ diye açıkladı ancak reklamda açıkça çocuk istismarı var demiyorlar ve düzeltilecek hiçbir yanı da yok, komple yanlış, tekrar altını kocaman çizelim.
Şiddet ve tecavüz sahnelerinin, cinsel istismarın olmadığı diziler görelim.
Özgür iradeler ve duyuşlar olsun.
En tahminim;
TNT’de iptal olan Buzda Dans, Beyaz TV’de yayınlanır. Beyaz TV’nin tür açığı var çünkü.
En önerim;
Orhan Kılıç program sunsun, Böyle bir ismi gözden kaçırmamalı, kanallar hemen Orhan Kılıç gibi donanımlı birini transfer etme yarışına girmeli, benden önermesi demiştim daha önce de.

24 Kasım 2011 Perşembe

Türkiye’nin artisti kim oldu?

Yaz başında Yaz ekranında yıldız savaşları yaşanacak demiştim. Birçok kanal artist, şarkıcı keşfetme programı yapacağını açıklamıştı tanıtımlar dönüyordu kanallarda.
Kanal D’de oyuncu arayan Artiz Mektebi yayınlandı. Star TV’de şarkıcı arayan Star Akademi yapıldı.
TRT 1’de bu ikisinin karması Yıldızım Sensin de yapıldı
Ancak yazımda da geçen Show TV’de yapılacağı duyurulan tanıtımları dönen Türkiye’nin Artisti Sen Misin?’i göremedik. Show Haber’de Korcan Karar da yarışmanın haberini yaptı elemeleri gösterdi.
Haber videosunda jüride yer alan isimler şöyle; Gökhan Mutlay- Organizatör, Pınar Güntürkün- Oyuncu, başarılı sanatçı Altan Gördüm ve yapımcı Fatih Cesur.
Daha önce yayınlanan ve Beren Saat’i bize tanıtan program olan Türkiye’nin Yıldızları’nın aynısıydı. AMA yayınlanacağı duyurulan yarışma yayınlanmadı, Seçmeler yapılmış binlerce kişi başvurmuş bu sayı 250’ye kadar düşürülmüş ancak yapım şirketi seçilen adaylara program iptal oldu sizleri dizi castı görüşmelerine çağıracağız demiş. Programın facebook resmi sayfasından şu notları aktarayım;
İlk post şöyle;
Tüm yarışmacı arkadaşların dikkatine! Seçmelere başladığımızda sonuçların 6 Mayıs’ta açıklanacağını anons etmiştik.
Hepinizin “Türkiye’nin Artisti” olma yolundaki heyecanınızı anlıyoruz. Bu sebepten seçmelere başladığımız illerden (İstanbul-İzmir-Trabzon) seçilen arkadaşları bekletmeden, 29 Nisan’da bilgilendirme yaptık.
Dün akşam da Ankara ve Adana’da gerçekleşen seçmeleri geçen arkadaşlara bilgilendirme yaptık.
Devamı;
‎”Türkiye’nin Artisti Sen Misin?” adayları için ön elemeler 22 – 23 Ağustos 2011 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilecektir. 18 Ağustos 2011 (İstanbul) ve 19 Ağustos 2011 (diğer iller ve yurt dışı) tarihlerinde adaylar aranacaktır. Hamdi Alkan koordinatörlüğünde gerçekleşecek olan ön elemelerde adaylar, prodüksiyon şirketinin uygun gördüğü ve Show TV’de yayınlanan bir dizi kadrosunda yer almak üzere seçilecektir.
“Türkiye’nin Artisti Sen Misin?” projesinde yapılan değişiklik sonucu, adaylar bir dizi kadrosunda yer almak üzere seçilecektir. Bu nedenle, ilk elemelerde belli bir puan ve üzeri alan tüm adaylar 18-19 Ağustos 2011 tarihlerinde aranmıştır. Tüm katılımcılarımıza teşekkür ederiz.
Yarışmadan neden vazgeçildiği konusunda tam bir açıklama yok.
Yani bir yıldız oyuncu seçme ve yetiştirme yarışması cast elemelerine dönüşmüş oldu. En son postta 15 Kasım’da eleme yapılacağı duyurulmuş öncekinde isimler açıklanmış.
Umarım ki elemeleri geçenler cast ile ilgili artık mağdur olmazlar zira yaklaşık 6-7 aydır hayal kurmaktalar.

Star’ın yıldızı bir türlü parlamıyor



Star TV’den bahsediyorum, evet bir türlü yıldızı parlamıyor, parlayamıyor. Parlama emaresi de göremiyorum şu an ama Cem Aydın’ın dediği gibi umarım 1 yıl sonra farklı bir Star olur.
Star TV’nin açıkçası öncesinde de birçok dizisinde , programında istikrar olmuyordu. Kanal D’nin dizi transferleri sayesinde güç ve destek alıyordu. Haber kadrosu olarak güçlüydü sadece.
Şu anki Star TV de hafta sonu haberlerini sunan Nazlı Öztarhan’ı hafta içine alarak hata yaptı, hafta içi ana haber için farklı daha deneyimli bir haberci seçilmeliydi hala da geç değil…Öztarhan’ın zayıf kalacağını çok önceden belirtmiştim.
Kanalın yeni dizilerine gelince, sanki çok uzun ömürlü olmayacaklar gibi. Tek başımıza’nın iki ana karakteri biri fakir diğer zengin olanın hizmetçisi. Ahu Türkpençe’nin canlandırdığı karakter istemediği bir evlilik yapmış, kocasından şiddet görüyor. Şiddet görüntülerinin bu kadar gözümüze sokulmaması gerek. Başak Köklükaya’nın canlandırdığı varlıklı kadının sorunu daha vahim anladığım kadarıyla enseste maruz kalmış. Bu konuya değinmesi açısından cesur buldum diziyi. Bunun dışında klasik anlatıya katılan bir yenilik görmedim.
Bir Ömür Yetmez’de ise bütün sırlar bir bölümde bolca flashbackle verildi. Açıkçası benim merak edebileceğim bir şey kalmadı çünkü çözdüm her şeyi. En azından kardeş olduklarını v.b. birkaç bölüm sonrasına bıraksaydınız. Bir senaryonun en önemli öğesi; merak öğesi zayıf şu an ve hikaye ağır ilerliyor.
Her iki dizinin de castları başarılı. Ancak senaryolara acil müdaheleler gerek.
Ocak’ta geçecek Muhteşem Yüzyıl ise kanala ivme sağlayacaktır tabii ki.
Melek Baykal’ın sabah programı sunma fikri bana şu an hiç sıcak gelmiyor ama öğlen kuşağında bir program güzel olur. Kanallar artık neden Esra Ceyhan’ın yaptığı gibi programlara yer vermiyor, her yer izdivaç oldu, öğleden sonra gerçek bir kadın programı görmek istiyorum.
Star TV bunu yaparsa güzel bir alternetif getirmiş olur bence.

22 Kasım 2011 Salı

Bitmeyen çocuk istismarı!

Bir süre önce televizyonda bir çocuk giysi markasının rahatsız edici bir reklamı yayınlanmaktaydı. Daha önce ismin vermemiştim ama şimdi yazayım; Reklamların sloganı ‘’Çocuk İstismarına Son’’ idi.
Çocuk İstismarına Son diye başlayan reklam “El kadar elbiseye 55 lira, bacak kadar pantolona 45 lira” bizde şu kadar bu kadar diye devam ediyordu.
‘Görüyoruz ki marka ucuz olduğunu vurgulamak için çocuk istismarı tamlaması üzerinden çocuk istismarı yapıyor açık ve net bir şekilde. Reklamda çocuk istismarı yapılıyor, aslında çocukların ebeveynlerine de bu sloganla duygusal istismar yapılıyor ve satın alma kararını verecek ebeveynler etki altına alınmaya çalışılıyor.
Ciddi boyutta bir hedef şaşırtma var ve tüketiciyi aldatmaya yönelik bir laf oyunu.’ Diyerek eleştirmiştim. Sosyal medyada da çok tepki alan bu slogan kaldırıldı reklamlardan.
Son günlerde ise başka bir çocuk ürünü reklamı beni çok rahatsız ediyor, bu kadar da olmaz dedirten türden. Evy Baby’nin bebeklere Bebek’te üç beş tur attırdığı.
Reklam şöyle başlıyor, bir kız bebek; çocuk bile demiyorum her halde en fazla 3 yaşındadır. Saçlar dalgalı sırt üstü yatmış ayaklarını havaya kaldırmış önünde laptopu yazı yazıyor. Yani tam bir kadınsal hareketler silsilesi. Fonda Demet Akalın’ın meşhur şarkısı Bebek’te üç beş tur atarım çalıyor. Sonra kız bebek koca güneş gözlüklerini, çantasını kolyesini şapkasını takmış, üstündeki bluzu bağlamışlar göbek açıkta kalsın bez görünsün. Cafenin önünde erkek bebek kareli gömleğini giymiş, optik gözlüğünü fularını takmış hayranlıkla bakıyor. Derken kafasında kırmızı şapka elinde alışveriş poşetleri bir kız bebek mağazadan çıkıyor. Bir sonraki sahne spor salonu şaka değil gerçek bebekler spor yapıyor. Deri ceketli bir erkek bebek Bebek tabelası önünde görüyoruz. En son olan ise şu üç tane süslü birinin üstünde neredeyse kürk var elele yürüyorlar fonda Bebek’te üç beş tur atarım.
Reklamı hayretle izliyorum daha küçücükler neden bu bebekleri genç kadın gibi göstermeye çalışıyorsunuz? Küçük kadınlar küçük adamlar yaratmak neden? Bu sadece bir bebek bezi reklamı. Kendinize gelin diye bağırmak istiyorum. Aynı firma daha önce de bebekleri podyumda manken olarak yürütmüştü, bu neyin kafasıdır?
Çocuklar neden her fırsatta, reklam, dizi, sinema ve birçok yayın organında malzeme kaynağı yapılıp, istismar ediliyor? Yeter artık şu reklamlar yayınlanmadan birileri gözünü açsın.
Ah o Tom Cruise’un kızı Suri yok mu? Topuklu ayakkabı giymesi ile dünyaya konu oldu ama anne baba hala deli gibi alışveriş yapıp milyon dolarlar harcamaya devam ediyor, biz yanlış bir şey yapıyor muyuz demiyor bile. Hala da maharetmiş gibi fotoları dolaşıyor ortada.
Medyada ve sinemada çocuk imgesi üzerine geniş kapsamlı bir araştırma hazırlamıştım yüksek lisansta. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Nilüfer Pembecioğlu ile de röportaj yapmıştım. Kendisi, Sinemada Çocuk İmgesi kitabının yazarı ve ayrıca Amerikalı yazar Gloria Degaetano’nun Medya Çağında İyi Anne Baba Olmak kitabını çevirmiş.
Gloria Degaetano, şöyle diyor; ‘Medyanın olumsuz yönleri ileri aşamalarda çocukları yaşamdan soğutacak, düşünmelerini engelleyecek. Medya, çocukların tüm yaratıcılığını elinden alacak etkiye sahip. Bu nedenle dünyanın neresinde olursa olsun basın ve yayın organları, çocukların genç beyinlerine yön verecek yayınlarda dikkatli olmalı.’
Medya Çağında İyi Anne Baba Olmak adlı bu kitabı bu acımasız vahşet çağında her anne baba alıp okumalı mutlaka.

Mahsun Kırmızıgül, ‘artık sadece yönetmenim’ diyor

Mahsun Kırmızıgül’ün dizisi Hayat Devam Ediyor televizyon ekranına iddialı bir giriş yaptı.
Dizide kahvehane sahnesinde Kırmızıgül’ü tavla oynarken gördük.
Elbette sinema dilinde, gösteri sanatlarında bunun teknik bir adı var: Cameo
Gösteri sanatlarında ekipten birinin görünmesi, ki bu kişi genelde yönetmen olur.
Bir oyun, film v.b.de ünlü birinin kısa rol alması, görünmesi yani cameo appearence.
Dünya Sineması’nın ustalarından Alfred Hitchcock cameo rollerde öncüdür.
Günümüze gelirsek Peter Jackson, Quentin Tarantino’nun da filmlerinde cameo rol aldığını görürürüz.
Bizden ise Zeki Demirkubuz, Çağan Irmak örnekleri mevcuttur.
Hatta Çağan Irmak bunu televizyon dizilerinde de sıkça yapmıştır.
Daha önce filmlerinde başrol oynayan Kırmızıgül, *artık beni sadece yönetmen olarak görün* diyor bence.
Bunun adı figürasyon değil yönetmenlikte üst bir aşamadır. Yönetmenin imzasını atmasıdır.
Buradan Mahsun Kırmızıgül’ün gerçekten yıllardır yönetmenlik ve sinemaya emek verdiğini, kendini geliştirmek için her şeyi takip ettiğini, müthiş çaba sarf ettiğini görüyorum her ne kadar filmlerini beğenmesem de takdir ediyorum.
***
(Cameoyu dilimize süsleme olarak çevirebiliriz. Ayrıca cameo; üzerinde portre resimlerin olduğu kadın takılarına da deniyor, Kraliçe Elizabeth’e kendi portresinin olduğu bir aksesuar hediye edilmesiyle başlayan bir moda akımı.)

Hayatı olmayan Hayatlar

‘Saç örgülü ve gelinliğinin duvağı kaldırılmış gözyaşlarıyla bir genç kızın sözlerinin yer aldığı tanıtım filmi her şeyi açıklıyordu; ‘Benim adım hayat ve 15 yaşındayım. Kocam 70 yaşında. Üzerimdeki gelinliğim değil benim kefenimdir’
Mahsun Kırmızıgül’ün bu tanıtım filminden sonra pek de sürpriz bırakmayan dizisi “Hayat Devam Ediyor” başladı. Tanıtımı ilk izlediğimde ah keşke hiç monolog olmasaydı, ses olmadan da görüntüyle anlatılabilirdi diye düşünmüştüm.
Dizide çocuk gelin Hayat’ın hikayesi anlatılıyor. Dizinin adı ve karakterin adının Hayat olmasından ötürü hemen aklıma Reha Erdem’in çok beğendiğim filmi “Hayat Var” ve ana karakteri Hayat geldi aklıma. Filmdeki Hayat, aslında bir hayatı olmayan cinsel istismara, sevgisizliğe maruz kalan bir Hayat’tı. Dizideki Hayat da dizinin ana karakteri ve o da kendi hayatına sahip olamayan bir karakter. Benzer yönleri çok…
Dizi yayınında en çok dikkat çeken ise bitene kadar hiç reklama girilmemesi oldu. Yeni başlayan bir diziden izleyiciyi kaybetmemek için güzel stratejidir.
Castı çok başarılı buldum, sinemada beğenmediğim Kırmızıgül’ün rejisini de beğendim dizide.
Senaryo klasik tabii ki. Anlaşılan Mahsun’un dizi ve filmleri bu konular ekseninde ilerleyecek. Ancak en azından filmlerinde yaptığı o temayı da koyayım bu temayı da koyayım yanlışı yok, ana bir tema etrafında geçiyor hikaye. Müzikleri çok başarılı buldum.
Ekranın yeni fenomen kötüsü ise oyunculuğuyla hayran bırakan, Uçurtmayı Vurmasınlar ile bende iz bırakan Rozet Hubeş’in canlandırdığı Kudret karakteri olacaktır.
New York Times, diziyi konu etti. 15 yaşındaki kızın 70 yaşında bir adamla evlendirildiği ve bu tür evliliklerin Anadolu’da yaygın olduğunu, tecavüz ve şiddetin Türk dizilerinde popüler bir konu olduğunu belirterek, “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisine de dikkat çekti.
Dizide şimdiden dikkat çekici replikler yer aldı: Bir şeye malik olmak demek, ona layık olmak demek değildir. Yanlış olan sen değilsin yanlış olan bu düzen gibi.
Dizilerimizde bu konular işleniyor ama ben artık somut çözüm önerileri duymak istiyorum.
Mahsun Kırmızıgül’ün de bu konudaki hem dizide hem gerçekte çözüm önerilerini görmek istiyorum durum tespitlerinden ziyade. Bu yanlışların nasıl düzeleceğini yani.

18 Kasım 2011 Cuma

Behzat Ç.yi rahat bırakalım artık

Behzat Ç.’yi rahat bırakın artık diyorum çünkü eleştiriden öte kötülükle, art niyetle beslenme örnekleri gördüğüm için bu durum karşısında sessiz kalmak olmaz.
Hangi birin cevap versem bilmiyorum bakalım.
13 Kasım Pazar Behzat Ç.’nin dizisi Star TV’de başladı. Veee başlamasıyla beraber ertesi gün pusuda bekleyenlerle, aaa o kadar konuşuluyor seviliyor da hani nerede, reytingleri kötü şeklinde tezahür etti haberler.
Bunun ne kadar anlamsız bir yorum olduğunu görmek için bir daha bahsedeyim. Reyting verileriyle ilgili yazılarımda bahsettiğim gibi şu an ülkemizde ben reyting sistemine güvenmiyorum, 800 deneğin deşifre olmasından sonra AGB’de neler oluyor, nasıl gelişmeler var bir açıklama bulunmuyor.
2012’de ölçüm yapacak şirket TİAK tarafından TNS olarak belirlendi ama onun da akibeti belli değil, özetle şu aralar reyting konusunda kafam tonlarca soru işaretiyle dolu. Altının kalın kalın çizerim…
Ayrıca Behzat Ç. daha çok çarpıcı, çağrışımsal kurgusu olan, haliyle hikaye kurgusu da öyle olan bir dizi, anlayabilmek için ayrı bir efor sarf etmek gerek. Arka Sokaklar ya da Memoli gibi olağan bir kurguya sahip değil.
Behzat Ç.’nin ilk bölümde sadece susması ise elinde herhangi bir script olmadan da bir oyuncunun oyunculuk resitali yapabileceğini gözümüze sokuyor bence. Şu yaşıma kadar yüzlerce film izlemişimdir, sinema tarihine ve dizi tarihimize de hakimimdir o nedenle rahatça diyebilirim ki Erdal Beşikçioğlu’nun bu performansı sadece alkışlanır. Ve sadece susan bir karakterin perspektifini yazabilmek de her senaristin harcı değildir.
Televizyonda sanat aramak anlamsız ancak oyuncular gerçek birer sanatçı olunca haliyle ortaya müthiş bir deneyim çıkmakta.
Evet Behzat Ç.’nin hikayesi klasiktir, tipik Hollywood hikayesi diye eleştirenler de var ama her zaman belirtirim bir şeyi nereden aldığınız değil onu nereye götürdüğünüz önemlidir. Behzat Ç. de bu klasik anlatıyı alıp ileri yürümüştür. (Memoli de çocuğunun kaybetmiş bir polisin dramıdır o da ses getirmiştir dizi tarihmizde ama Behzat Ç. gibi farklı değildir, olağandır. Ancak Behzat Ç. ile benzeşen yönleri de çoktur.)
Dizi ile sinema filmi de birbirinden bağımsız bu ikisi arasında bir devamlılık beklemek büyük yanlış olur. Sinema filminin yapılmasında ve arkasından dizinin 2. sezonunun başlamasında mantık olarak hiçbir sakınca yok böylece.
Filmin hikaye kurgusu daha doğru ve çarpıcı hale getirebilirmiş, ancak Behzat Ç.’nin yaratıcılarından Emrah Serbes’e yönelik eleştiriler yersiz. Serbes, dizi senaryoculuğu çıtasını yükseltmiştir bu ülkenin tv tarihinde.
Behzat Ç. gibi belki bizlerin de sustuğu acılar, bizleri artık susacak noktaya getirecek acılar vardır, sevenler bundan seviyordur belki…sırrı budur belki…
Her şeyi bırakalım, Behzat Ç. acaba bu suskunluktan sonra ilk olarak ne diyecek ben onu merakla bekliyorum, acaba kitaptaki gibi ironik bir şekilde;
‘’Akıllı ol’’ mu?

17 Kasım 2011 Perşembe

Halil Ergün o parayı hak etti mi?


Yeni bir Halil Ergün olarak Hasan Kaçan
Ünlü mizahçı ve oyuncu Hasan Kaçan ‘Babam İçin’ adlı yeni bir diziye başlıyor. Dizi önümüzdeki ay Fox TV’de yayınlanacak. Yapımcılığını Duka Film adına Özkan İpek’in üstlendiği, senaryosunu Deniz Akçay’ın kaleme aldığı, yönetmenliğini Ahmet Katıksız’ın yaptığı, dizide yer alan isimler şöyle; Hasan Kaçan, Altan Gördüm, Nurcan Eren, Deniz Alan.
Dizinin konusuna baktığımızda yine klasik bir hikayeyle karşı karşıyayız. Hasan Kaçan’ın canlandırdığı Orhan karısına ve ailesine düşkün 4 çocuklu bir gümrük memuru. Mutlu bir yaşantı olan Orhan aldığı bir haberle sarsılıyor malum haberi de tahmin etmişsinizdir ölümcül bir hastalık.
Dizi hikayesi her ne kadar klasik olsa da Godard’ın her zaman şu sözüne inanırım; ‘’Bir şeyi nereden aldığınız değil nereye götürdüğünüz önemlidir’’ Önemli olan var olan klasik bir anlatıya neler kattığınız ve nereye taşıdığınız.
Orhan ve ailesinin dayanışması izleyici üzerinde etkili olacak ve izleyiciye örnek olacak gibi. Fazla ağlamanın olmadığı dramın dozunda olduğu bir diziyle karşılaşma beklentisindeyim. Yoksa zaten komediden sonra köklü bir değişiklikle dram deneyen Hasan Kaçan, için bu riskli olabilir.
Daha dizinin tanıtımında Halil Ergün’ün Yaprak Dökümü ve son olarak Gün Akşam Oldu’daki haline, Hasan Kaçan’ın hem karakterini hem oyunculuğunu çok benzettim. Halil Ergün de hazır artık acı çeken baba rolünde miadını tamamlamışken Kaçan, başarılı olabilir.
Halil Ergün o parayı hak etti mi?
Halil Ergün’ün son dizisi Gün Akşam Oldu hızla kaldırıldı çünkü izleyicide büyük bir hayal kırıklığı yarattı, bu projeyle yıllar sonra ekranlara dönüyor denen Filiz Akın sadece bir bölüm rol aldı, izleyici de haliylekandırıldığını hissetti. Gel gelelim dizide senaryo olarak da yine bir yenilik yoktu, rahmetli Savaş Dinçel’in Sessiz Gemiler’inin yeniden sürümüydü.
Halil Ergün Yaprak Dökümü’ndeki düz çizgisel oyunculuğuna devam etti. Biz yine Halil Ergün’den acı çeken bir baba yaratalım kesin tutar düşüncesine yenildi yapım şirketi.
Halil Ergün 13 bölümün parasını peşin almıştı ve dün haberlerde çekilmeyen 9 bölümün parasını iade ettiğini duyduk. Ben diyorum ki keşke etmeseydi, çünkü belli bir yer edinmiş bir oyuncu, bu sistemde bir dizide yer alarak kendini riske etmiş oluyor haliyle de marka değerini. Örneğin dizisi tutmadı kaldırıldı diye bir süre başka bir teklif almayabilirsiniz ya da ekranlardaki bu sistemden ötürü ruh haliniz yıpranabilir yani demem odur ki Halil Ergün bence o parayı hak ediyordu.
Bütün bunları düşünerek bir anlaşma yapmış zaten Ergün en başında, parayı iade etmese de hak etmemiş değildi.
Hatta uzun zaman sonra ekrana Yıllar Sonra dizisiyle dönen Aydan Şener, *Halil Bey çok akıllı davranmış, 13 bölümün parasını peşin almış. Ben öyle yapmayı düşünemedim. Ben de diğer oyuncular gibi bölüm yayınlandıktan sonra paramı alıyorum. Ama Halil Ergün’ün yaptığı gibi yapsaydım şimdi stres yaşamazdım.” Şeklinde yorumlamıştı bu anlaşmayı. Yani oyuncular da dizi acaba tuttu mu tutacak mı diye de feci stres altında ve bu stres A.dan Z’ye sektörde emeği geçen herkesi içten içe yıpratıyor, kuşatıyor, bunalıma sürüklüyor.
Böyle isimler, keşke dizilere başlamadan; *dizi en az 13 bölüm yayınlanmalı* şeklinde bir madde ile anlaşabilseler, daha doğrusu yapım şirketleri ve kanallar bu şekilde anlaşabilse acaba sektördeki bu hızlı tüketimin önüne geçebilir miyiz?

Buzda Dans çıkmazı

buz
TNT’de Aralık ayının ilk haftasında canlı olarak yayınlanacak şeklinde duyurulan Buzda Dans yarışması son anda çıkan anlaşmazlık nedeniyle iptal edildi.
Programın yarışmacılarından olan Önder Bekensir, twitterda şöyle bir açıklama yaptı.
Buzda Dans Ocak ayinda, daha once anlasilan kanal TNT ve Medyapim arasindaki anlasmazlik nedeniyle baska kanalda yayinlanacak …
Peki bu başka kanal hangisi olabilir diye epey düşündüm ve şöyle bir tahminde bulunuyorum; bu kanal Beyaz TV olabilir. Kanalın programlarına baktığımızda böyle bir canlı şov programının eksikliği açıkça görülüyor. O nedenle sanırım en uygun kanal şu an Beyaz TV bakalım gelişmeler neler gösterecek. Beyaz TV henüz kimliğini arayan bir kanal, dizi projelerine de ağırlık vermeye başlamalı çeşitlilik açısından.
Yaklaşık iki ay önce Buzda Dans’ın ilk jürisinin Armağan Çağlayan ve sunucunun Gül Gölge olduğu duyuruldu, aralarında Yılmaz Morgül, Seren Serengil, Önder Bekensir, Neslihan Yargıcı, Doğuş ve Çelik gibi isimlerin olduğu yarışmacılar haftalardır provada, her şey tamam ancak neden son anda anlaşmazlık çıktı, bu konuya dair henüz açıklama yok.
Televizyon dünyası böyle son dakika gelişmelerine açık.
Yeni sezon öncesi TNT’nin patronu Saner Ayar, Ali Eyüboğlu’na kanalın projelerini anlatmıştı. Buzda Dans’ın da kasım ayında olacağı bilgisi vardı. O röportajda Ayar’ın açıkladığı projelerden çoğu gerçekleşti ancak hayata geçirmedikleri de bulunuyor.
Örneğin Müjde Ar ve Pınar Kür’ün sunacağı ‘Süper Koca’ ve Osman Sınav’dan Gel Dese Aşk, Hababam Sınıfı dizisi. . Osman Sınav, Kenan İmirzalıoğlu ile 2012’de yayınlanacak bir film planlıyordu. Bu projelerin akibetini de merakla bekliyoruz. Sanırım Saner Ayar, şu an yayındaki projeleri daha deneyip, ona göre yenilere yer açacak.
Çizgili Giymeyin
Televizyon ekranlarına çıkanlara bir uyarım var. İnce, sık çizgili gömlekler, küçük puanlı kıyafetler giydiğinizde tarama yapıyor ve izlerken gözü yoruyor. Bu hatayı yıllardır televizyonda olan Acun Ilıcalı, Şansal Büyüka, Hıncal Uluç, Saba Tümer gibi isimlerin de kaç kere yaptığını gördüm.
Yönetmenler dikkat etmeli, televizyona çıkacak herkese bu uyarı yapılmalı.
Hatta otokontrol olmalı artık.

15 Kasım 2011 Salı

Şiddetin komedisi olur mu?

Ekranlarda komedi yapmak ve bunu tutturabilmek, beğendirmek zor.
Ancak bir süredir ATV ekranın Alemin Kıralı dizisini beğeniyle izliyorum. Cast başarılı, oyunculuklar doğal ve samimi. Başrollerde Oya Başar, Şafak Sezer.
Şafak Sezer Aslan karakterini canlandırıyor, evin babası petshopçu, eşi Mehveş (Zeynep Gülmez) hayatta tutunacağı bir şeyler arayan eşini çocuklarını seven bir ev kadını. Asıl Asalet var tabii Oya Başar’ın oynadığı, damadı Aslan ile çatışmaları eğlenceli ve gerçekçi.
Evin kızı Jülide (Evrim Akın) işinden istifa etmiş arayışta olan bir kız bir yandan da eyvah evde kaldım telaşı da yaşıyor içten içe. Avrupa Yakası’ndaki Selin’den sonra sonunda rolünü bulmuş Evrim Akın.
Kıral ailesinin kızlarının seçimi de çok başarılı. Dedelerinin ölümünden sonra hepsi aynı evde yaşıyor, ailenin özellikle de kaynana-damat çatışmalarına, günlük hayatlarına şahit oluyoruz. Bir de aile dostları Kubat ve Nihale rolünde BKM’den tanıdığımız Metin Yıldız ve Avrupa Yakası’nda kapıcı kızı olan Ececan Gümeci var.
Yan karakter olarak çok çok başarılılar. (Yan karakterler ve yan hikayelerin arttırılması gerekli, diziye ivme sağlar)
Buraya kadar her şey başarılı dizide.
Ancak en son bölümde beni rahatsız eden konu da yan karakterler ekseninde gelişti.
Bundan bir ay önce Kahredici Durumdayız başlıklı yazımda Show Haber’de izlediğim bir haberden bahsetmiştim.
Haberin başlığı şu şekildeydi; Koca dayanağına karşı- Mutfak ve banyodan uzak durun.
İzmir’de bir kadın dayanışma merkezi kadınlara, kocasından şiddet gördüğü esnada alması gereken önlemleri tavsiyeleri anlatan bir broşürün aslında *şiddeti önleyemiyoruz ama en azından en az hasarı görün, en azından canınızı kurtarın* maddeleriydi bunlar.
-Kafayı darbelerden korumak en önemlisi.
-Cenin pozisyonuna geçmek anne karnındaki gibi pozisyon alın. Bu en korunaklı pozisyonmuş!!!
-Deprem paketi gibi bir çantanız hazır olsun içinde kimlik, yedek anahtar, bir miktar para… bir arkadaşınıza dostunuza emanet edin. (kaçabilme ihtimaline karşı)
-Komşular duyarsız olduğundan kadın şiddet görürken polise haber verilmiyor oysaki hayati olabilir diye belirtiyor uzman.
-Hayat kurtaran telefonları hatırlatıyor; 183- 155- 156
-En yakındaki polis karakolunun telefonunu bulun ve kaydedin.
Dizide de Nihale ve Kubat karakteri gazetede bu haberi okuyup tek tek madde madde uygulamaya başlıyorlar. Güya komedi yapılıyor. Kubat, Nihale’ye şiddet uyguluyor, birlikte maddeleri uygulamaya başlıyorlar. Ve ben gittikçe rahatsız olmaya başlıyorum.
Bu haberin kendisi başlı başına bir trajediyi gösterirken bunun bir dizide komedisinin yapılması akıllara seza.
Yıllar önce İtilmiş- Kakılmış arasındaki trajik ilişkiye çoğunluğun gülmesinin sonucu bu galiba. Belki de hepimizin suçu.
*Şiddete gülmek* teması geleneksel tiyatromuzda var, ancak bunu televizyon dizisinde uygulamak olmaz. Tiyatroda bunun katharsis sağlayacağına dair düşünceler var ama bir dizide
komik olan ile şiddeti pek dışsallaştırmak mümkün değil bence.
Burada farklı bir durum söz konusu. Bir de dizide çocukların rol aldığını, dizinin ailece çocuklarla izlendiğini de düşünelim.
Lütfen daha dikkatli, duyarlı olalım.