31 Aralık 2011 Cumartesi

Türkiye’nin ‘en şık’ kadını seçildi

Aylardır Show TV’de süren Bugün Ne Giysem Yarışması’nda dün canlı yayınla final yapıldı.

Şov açısından tam anlamıyla başarılı bir final gecesi oldu. Türkiye’nin ‘en şık’ kadını Yasemin Meler oldu.

Sema Öztürk sunucu olarak tutuktu, Yüksel Aytuğ’u dekolte yorumlarken görünce şaşırdım açıkçası.

Yarışmanın başında jürilerden biri olan Nur Yerlitaş, kendinden izinsiz taklidinin yapılmasından rahatsız olup yarışmadan ayrılmıştı. Yerine gelen Barbaros Şansal da fazla bilgili ve sivri olduğu için sevilmedi. O da ayrıldı, geçici süreyle ünlü isimler geldi ancak Nur Yerlitaş, Caner Erdem’le barıştı ve final gecesinde tekrar jüri üyesi olarak yer aldı. Sanırım Yerlitaş’ın gitmesine ekip sonradan yaşadıkları deneyimlerden sonra pişman oldular, çünkü baktığımız zaman en uyumlu üye diyebiliriz. Bu nedenle devam eder gibi geliyor.

Program şovlar açısından güzeldi, Hande Yener’in sahne alması ve daha birçok detay iyi düşünülmüştü. Televizyonculuğun şov kısmına yakıştı.

Artık resmi güzellik yarışmalarına gerek yok anlaşılan her kanal kendi yarışmasını yapabilir bundan sonra.

Yarışmada aklımda kalan, daha önce de yazmıştım; Ahmet Hakan’ın sözüyle Türban” artık, renksiz, cazibesiz, ışıltısız bir hayatın başat unsuru olmaktan çıktı sözüyle…

Türkiye’nin en şık kadınını seçme amacı olan bir programda türbanlı bir yarışmacı moda tasarımcısı Betül Sinem Sezgin idi, önce finale kaldı, sonra da Türkiye’nin ‘en şık’ 2. kadını seçildi, akılda kalanlardan ve sözün ispatı oldu.

Ama benim en çok aklımda kalan aday adaylarından Nil Çiftçi idi, elbise alabilmek için koltuklarını satmıştı ve kocasının onu boşadığını "Kocam yarışmaya katılmamı istemedi. Bu yüzden de bana burada giyeceğim elbiseyi almak için para vermedi. Ben de evdeki koltukları satıp bu elbiseyi aldım’ sözleriyle anlatmıştı. Ben de bunu tam bir akıl, bilinç tutulması olarak yorumlamıştım.

Ben bu tür yarışmalara katılanları hayretle izliyorum, idealin ne deseler, televizyondaki yarışmada Türkiye’nin en şık kadını olmak, daha çok botox yaptırmak, bilmem ne marka çanta, ayakkabı satın almak mı diyorlar demiştim hala da öyle düşünüyorum.

Yani yarışmacılar bütün bunların bir şov olduğunun farkında olsunlar ve şovun bir parçası olduklarını unutmadan yarışsınlar, televizyon yarışmalarını kader değiştirici olarak görmesinler.

'TNS, reyting için neden bu kadar gecikti?'

TİAK’ın açıklamasına göre TNS mayıs ayından itibaren 5 ilde, 1045 hanede ölçümlere başlayacak. Çünkü TNS’nin TİAK ile yaptığı anlaşma gereğince 3500 hane alt yapısını hazırlaması mümkün değil, ancak zamanla arttırabilirler.


Şimdi bu durumda ilk akla gelen soru; peki 1045 denekle sadece 5 ilde ölçüm yapılması sağlıklı olacak mı? oluyor. Ancak sormadan önce cevapları biraz araştırmak gerekiyor, çünkü daha önce sorulması gereken sorular zinciri bulunuyor.


Daha önce de yazdım ama tekrar altını çizmekte fayda var.


1. TİAK zaten AGB’den ayrılık kararı almıştı

Yani TİAK’ın dün açıkladığı bu karar yeni değil ama süreç hızlandı. 30 Ekim tarihli Reytingin anatomisi çıktı yazımdan aktarayım; *Reyting Sisteminde 2012’de Değişikliğe Gidiliyor Reyting denetim mekanizması ise TİAK (Televizyon İzleme Alışkanlıkları Anonim Şirketi). TİAK Türkiye’de reytingi ölçen şirketi belirleme yetkisine de sahip. TİAK bütün bu gelişmelerden sonra 21 yıldır ölçüm yapan AGB ile ayrılık kararı alıyor. Yeni ölçüm yapacak şirket ise TNS. TNS şirketi ise ölçümlere 2012’de başlanması planlanıyor. Aslında 2011 planlanıyordu. 30 kanalın ölçülecek ölçüm yapılan şehir sayısı arttırılıp denek sayısı da 2500’den 3500’e çıkarılacak.


2. TNS’nin ihale metnini googlelayıp buldum epeydir okuyorum, sorulması gereken 2009’da açıklanan kararın üstünden tam 2 yıl geçmiş ama neden TNShazır değil. Yazıda 2011’de hizmetmiz hayata geçecek deniyor.



Peki neden TNS hazır değil

15 Ekim, 2009  – Televizyon  İzleme Araştırma Komitesi, TIAK, bugün, TNS’in  yeni dönem Televizyon İzleyici Ölçümü Hizmetleri’ni yürütmeye hak kazandığını ilan etti. 2011 yılında hayata geçecek ve geçerliliği dört yıl olan bu prestijli kontrat için dört farklı şirketin rekabet ettiği bir ihale süreci yaşandı. Türkiye’de Televizyon  İzleyici Ölçümü hizmetleri, hali hazırda, AGB 
Nielsen Media Research tarafından verilmektedir.’


Logo sorunsalı
Star TV logosunu yeni yılla değiştiriyor. IMC TV’nin logosuna da benziyor ilk bakışta.

Ben küçük bir değişklik olabilir diye tahmin etmiştim ama bu köklü bir değişiklik…Tekrar söyleyeyim kesinlikle izleyicide yabancılaşma yaratacak türden olmuş, hiç beğenmedim. Hiç değiştirmeden eski logo üzerinden gidilmeliydi. Bir süredir de billboardlarda değişik renklerde görüyordum.

Benden söylemesi yerleşmiş bir marka algısından sonra izleyicinin alışması zaman alır.

Kanaltürk de 2012 ile logo değişikliğine gidiyor ancak var olan üzerinden küçük bir değişiklik olmuş.

Star, “The Biggest Looser adlı yeni yarışma programını başlamadan iptal etti. Ancak kanalın en çok konuşulan işleri Muhteşem Yüzyıl ve Koyu Kırmızı dizileri olacak diye tahmin ediyorum. Jülide Ateş de hafta içi her gün "Bugün" adlı bir haber programına başlayacak.

Melek Baykal’ın Melek adlı sabah progranının ise tanıtımına bayıldım.  İçerik olarak dolu dolu bir program olacak, gümbür gümbür geliyorum diyor tanıtım. 

28 Aralık 2011 Çarşamba

‘Yaratıcı’ dizi tanıtımları dönemine girdik

Atv’de Ay Yapım’ın yeni başlayacak Son dizisinin tanıtımına karşı çıkmıştım. Tanıtım gerçeklik algımızla feci oynuyor demiştim. Çünkü bunu haber zannenip ekrana kilitlenen bir çoğunluk vardı. Her ne kadar sağ üst köşede yeni dizi yazılsa da izlerken yazı dikkat çekmiyordu. Lost havasında geliyorum diyen tanıtımda A Haber’de Uykusuz Her Gece’yi sunan Gülay Özdem vardı.
Hatırlatayım;
Altta kjde şöyle yazıyor: Son Dakika- Karaorman Bölgesi’nde düşen uçak- 128 yolcudan sağ kurtulan yok.
Gülay Özdem her zamanki haber tonundan daha soğuk konuşuyor. Üstelik de bir son dakika gelişmesini paylaşmak için yayınımıza ara veriyoruz diyordu, bu tanıtım da tam zart diye giriyordu.
Yapımcı ve ATV yapılan hatanın farkına vardı ve artık bu tanıtımı görmüyoruz. Ancaaak yine ATV yeni başlayacak başka Uçurum adlı dizisiyle yine aynı hatayı yapıyor. Mehmet Ali Nuroğlu, Erdal Yıldız ile Selçuk Yöntem var başrollerde ve bu oyuncuların canlandırdığı karakterlerin kimlikleri, sürücü belgeleri hazırlanmış ve Sabah Gazetesi’nin hiç beklemediğiniz bir köşesinde yer alıyor. Örneğin dün de Hıncal Uluç’un köşesinin sağ alt köşesinde her ne kadar altında yakında ATV’de yazsa da, aynen Son dizisinde her ne kadar sağ üst köşede yeni dizi yazsa da algı onu seçmiyor ve direkt olarak aaa kim aranıyormuş diye yazıları incelemeye başlıyor. Oyuncu Mehmet Ali Nuroğlu’nun fotoğrafını alıp sürücü belgesine yapıştırmışlar üstünde de aranıyor damgası basılmış; ad kısmında Adem soyadı kısmında da Sır yazıyor şimdi önce fotoya bakanlar da şaşıracak bu adamı bir yerden gözüm ısırıyor diye, bir de adı gerçekte Adem Sır*lar varsa düşünemiyorum.
Evet yaratıcı bir çaba olduğu kesin ama böyle bir tanıtım olamaz. Belki de sırf yaratıcı olunmaya çalışılmış.
Ve fena halde yine izleyici ve bu sefer okuyucu kitlesinin de gerçeklik algısıyla oynama var. Ben derim ki eğer bir dizinin senaryosu iyiyse tutma oranı çok yüksektir ve bu kadar yaratıcı tanıtım faaliyetlerine gerek yoktur.
Kanaltürk’ün amacı ne?
Kanaltürk tematik bir kanal ve şimdiye kadar genelde benim de beğendiğim canlı ve bant programlar yapıyor. Sadece bir kez bir sit-com girişiminde bulundu kanal. Hayırdır İnşallah adlı sitcomda Ayşegül Atik, Ali Erkazan, Mahir İpek gibi isimler başroldeydi. En Son Babalar Duyar’ın izinden giden bir yapımdı.
Şimdi ise Kanaltürk başrollerinde Demet Akbağ, Ragıp Savaş, Güven Kıraç ve Ruhsar Gültekin’in yer aldığı Sen Harikasın dizisini pazartesiden itibaren yayınlamaya başladı. Bir tematik kanalın dizi bütçesi ayırması zor ama bir değil hatta iki ayrı kanalda oynamış üstelik devam niteliğinde çekilmemiş bir diziyi yayınlamak Kanaltürk’e bence hiçbir şey katmaz. Bunun yerine kendi dizisini yapamıyorsa kanal marka değeri açısından kendi iyi stüdyo programlarına devam etse kendi yeni projelerini yapsa daha karlı olur.
Sen Harikasın, Türkmax’teki 140 bölümden sonra ATV’ye satılmıştı. Sonrasında oyuncular ve yapımcı Seray Sever mahkemelik olmuştu. Dizi şimdi de Kanaltürk’te. Hatta Ragıp Savaş son transferden sonra twitterda şöyle bir açıklama yaptı;
“Rol aldigim Sen harikasin adli sitcom atv den sonra kanalturke satilmistir.Bu sitcom yeni degildir. 2008-2009 yilinda turkmax adli digiturk kanalina yapilmistir. Yapimcisi Seray severdir.Maalesef ikinci defa acik kanala satildi.Ama biz onu sifreli kanal diye turkmax e cektik.Sifreli bir kanaldan ulusala usulsuz satistir sen harikasin!Bizim kadrodan bir arkadasimin dava actigini zannederken, nedense davadan vaz gectigini ogrendim gecen gun.Onun dava acmasinin sebebi sozlesmesinde ulusala satisi onleyebilicek bir madde olmasiydi.Maalesef vazgecmis ama ben buradan ilan ediyorum. Bu satis icin gerekli mecralara dava icin yarin avukatimla gorusecegim.Cunki artik telif yasalari ve edinilmis haklar daha farkli ve pozitif yorumlaniyor hakimler tarafindan…Haddi bakalim rastgele!Ulusallar kendi aralarinda satis yapabiliyorlar. Ama kapali kanaldan yapilan satislarda artik yasalar daha farkli yorumlaniyor. Calisma bakanligi haksiz kazanc olarak yorumluyor bu durumu ve oyuncular ciddi bir hak elde etmis oluyor.Yani kapali kanaldan ulusla dizileri satilan oyuncular gec kalmadan davanizi acin bence!!!Benim korkum yakinda yerel tv lere falanda satar bu degerli yapimci sitcomu.”

27 Aralık 2011 Salı

Reyting dizi bitirmeye devam ediyor

Bu sezon reytingin bitirdiği dizileri yazmıştım ama reyting olmasa da bitirdiği diziler bitmeye devam ediyor son hızla…aklıma gelenlerden de bahsedeyim;
Diyeceksiniz ki reytingler yok nasıl oluyor
bence kanallar SBT ölçümlerini takip ediyor…
Kanal D
Yıllar Sonra 

Aydan Şener tekrar dizi çekiyor diye merak edildi ama hikaye klasikti ve samimiyet yoktu.
Kanal D’nin bu sezonki tek yanlış tahmini oldu.
Bizim Yenge;eğer senaryoya müdahele edilseydi bir süre daha giderdi.
Üsküdar’a Giderken ise şimdiye kadar tv tarihimizdeki en iyi sit-comdu. Yeni sezon öncesi kaldırıldığından listeye eklememiştim. Kaldırılması beni en çok üzen bu dizi olmuştu.
Star TV
Bir Ömür Yetmez

Kanalın TVen için anlaştığı projelerden ilki Bir Ömür Yetmez’in de ekran macerası kısa sürdü ve kaldırıldı. Hemen arkasından ise Tek Başımıza’nın bitiş haberi geldi.
‘Kanalın yeni dizilerine gelince, sanki çok uzun ömürlü olmayacaklar gibi. Tek başımıza’nın iki ana karakteri biri fakir diğer zengin olanın hizmetçisi. Ahu Türkpençe’nin canlandırdığı karakter istemediği bir evlilik yapmış, kocasından şiddet görüyor. Şiddet görüntülerinin bu kadar gözümüze sokulmaması gerek. Başak Köklükaya’nın canlandırdığı varlıklı kadının sorunu daha vahim anladığım kadarıyla enseste maruz kalmış. Bu konuya değinmesi açısından cesur buldum diziyi. Bunun dışında klasik anlatıya katılan bir yenilik görmedim.
Bir Ömür Yetmez’de ise bütün sırlar bir bölümde bolca flashbackle verildi. Açıkçası benim merak edebileceğim bir şey kalmadı çünkü çözdüm her şeyi. En azından kardeş olduklarını v.b. birkaç bölüm sonrasına bıraksaydınız. Bir senaryonun en önemli öğesi; merak öğesi zayıf şu an ve hikaye ağır ilerliyor.’ Demiştim ilk yayınları öncesi.
Nedenler yine ortada senaryolar ah bu senaryolar…
Bir Ömür Yetmez’i aslında Mert Fırat ve İlksen Başarır sinema filmi olarak tasarlamışlar ama hikaye çok uzun olunca dizi fikri gelmiş akıllarına.
Anneler ile Kızları’nın yerine geldi Tek Başımıza. Anneler ile Kızları inandığım bir projeydi, devam etseydi hikaye çok daha iyi olacaktı.
ATV
Tövbeler Tövbesi
 İstanbul’un Altınlarından sonra sırada sanki Tövbeler Tövbesi var demiştim. Çünkü kanal dizinin günüyle çok fazla oynadı. Aslında dizi iyi gidiyordu.Dizinin sevenleri bu duruma çok tepkili. FOX ya da TNT alabilir bence diziyi.
FOX TV
Arka Sıradakiler Umut
’un tek hatası drama eskisinden çok yer vermesiydi ama FOX yine de devam ettirmeliydi. Ancak diziyi TNT transfer etti.
Acaba TNT, FOX’un izinden mi gidiyor? Diğer kanalların kaldırdığı dizileri alarak?

24 Aralık 2011 Cumartesi

Reyting neden ölçülüyor?

Reyting operasyonun temel çıkış noktası; neredeyse aktif olan deneklerin yarısından fazlasının deşifre olmuş olması.
Tam da bu noktada aklıma bir film geldi; Okan Bayülgen ve Hakan Yılmaz’ın başrolde olduğu Kanalizasyon. Filmde reyting deneklerine ulaşılabiliyordu. Sanırım film de önceki skandaldan sonra yapılmıştı.
Hafta içi Ece Erken’in Beyaz TV’deki programına konuk olan Okan Bayülgen reyting konusunda açıklamalarda bulundu;
‘Aslında bu konuda işte birkaç kişi biz senelerdir konuştuk ben hem Kanal D’de hem NTV’de çalışırken, NTV’de bir iki program yaptığımı hatırlıyorum bundan 3 ya da 4 sene önce yine böyle bir skandal durumu vardı o zaman Bekir Hazar ve Can Tanrıyar ile konuşmuştuk bu konuyu…şimdi tekrar patladı. Fakat bu sefer sinirim bozuldu, çünkü biz 2 aydan sonra güçlü bir başlangıç yaptık, bizim kuşak işte özellikle büyük kanaldan orada zirvedeyken küçük kanala geçince buradaki bütün gücümü küçük kanallar için veriyorum. Küçük kanallarda büyük kanallardaki gibi sert bir rekabet yok, küçük kanallar genelde birbirlerini destekliyorlar.
Türkiye’de bir reklam pastası var televizyonları yaşatan insanlara bu eğlenceyi bu programları götüren. Aslında bu reklam pastasının % 90’ını 5 kanal aralarında paylaşır %10’u da diğer kanallar arasında bölünürse bu kanallar açısından çok kötü sonuçlar doğuruyor.
Sonuçta biz güzel bir başlangıç yaptık ve o küçük kanal büyümeye başladı, reytinglerimiz çok yükseldi hatta Cuma günü bütün kanalları sarsacak kadar reyting aldık. Ama bir küçük kanaldan bunu yapabilmek çok önemli ama herkes şimdi sezon başındaki reytinglerle hatırlayacak.
Aslında reyting düzenbazlığıyla yapılan iş şu anda gördüğümüzden farklı bir sıralama olacaktı da böyle oldu demek değil belki yine aynı diziler aynı sıralama içinde olacaktı ama bu reytingleri bu izlenme paylarını almayacaktı.”
Beyaz da dün akşamki programında reyting hakkında görüşlerini belirtti; ‘Artık uzun uzun konuşmaya gerek yok bu programlarda. Çünkü artık reyting ölçülmüyor. Hiç reytingini ölçtürmeyen var mı aranıza. Çok acayip bir duygu. Ben şmdi yarın sabah uyandığımda kendimi çırılçıplak hissedeceğim. Düşünsenize reytingin ölçülmemiş, ne olduğun belli değil. Bence artık hiç ölçmesinler. Kendi programında güveni olan reyting ölçtürür mü?’
Ancak işte reyting ölçümünün maalesef televizyoncuların kendilerine güvenip güvenmemesiyle alakası yok. Reklam için ölçülüyor aslında. Ve aslında acı gerçek televizyonda yapılan her şey iki reklam arası için yapılıyor. O nedenler ölçümsüz olmak mümkün değil.
TRT ‘nin reytinglerini ölçen SBT verilerine de güveniyor gibi geliyor yapımcılar ve kanallar.
İffet dizisinin yapımcısı Faruk Turgut, Teke Tek’te dizisinin SBT verilerine daha yüksek çıktığını bu durumda kanaldan 2-2,5 kat daha fazla almam gerekirdi dedi. İffet de hikayesinin başlangıcı itibariyle çok konuşuldu, karşı çıkan çok eleştiren oldu. Ama görüyoruz ki bu dizi SBT verilerinde daha yüksek çıkabiliyor.
Ayrıca şunu belirtmeliyim tekrar TİAK, AGB’den bu son operasyon sonrası değil 2 yıl önce patlak veren skandal sonrası ayrılma kararı verip ihale düzenledi ve bu ihaleyi de TNS kazandı.
Hatta şöyle bir açıklama var ihaleyle ilgili;
‘Londra, 15 Ekim, 2009 – Televizyon İzleme Araştırma Komitesi, TIAK, bugün, TNS’in yeni
dönem Televizyon İzleyici Ölçümü Hizmetleri’ni yürütmeye hak kazandığını ilan etti. 2011 yılında
hayata geçecek ve geçerliliği dört yıl olan bu prestijli kontrat için dört farklı şirketin rekabet ettiği
bir ihale süreci yaşandı. Türkiye’de Televizyon İzleyici Ölçümü hizmetleri, hali hazırda, AGB
Nielsen Media Research tarafından verilmektedir.’
15 Ekim 2009 tarihinde ihaleyi kazanan TNS’nin 2011’de ölçüme başlaması bekleniyordu…peki TNS, 2 yıldır alt yapısını hazırlayamadı mı?
http://www.t24.com.tr/reyting-neden-olculuyor/haber/188319.aspx

Reytingin bitirdiği diziler

Reyting operasyonu sonrası reyting ölçümleri süresiz durduruldu ancak sezon başından beri büyük heveslerle başlayan birçok yapım yayından kaldırıldı yani reyting denen azaba yenik düştü.
Arada unutulanlar da olabilir o derece yani.
Kanal D 
Bizim Yenge En son kaldırılan dizi haberi olarak Bizim Yenge var. Sezona hızlı giriş yapan hatta 1.likler tadan diziyi açıkçası ilk birkaç bölümden sonra izleyemedim.
Çünkü konu tekrarı vardı, sürekli aynı eksen etrafında dönüyordu. Yan karakterler sağlam yan hikayelerle desteklenemedi ve son iki bölümün yayınından sonra bitiyor.
Dizinin oyuncularından Caner Özyurtlu twitterdan ‘Bizim Yenge bitti. Tekrar çalışmak isteyecegim pek cok insanla tanıştım. En azından artık fönsüzüm’ şeklinde duyurdu.
Star TV
Ay Tutulması Star TV’nin Doğuş Grubu’na geçmesiyle iyi giden dizilerden biri olmasına rağmen bitti. Bitecek dizileri tahmin etmek zor olmadı bu süreçten sonra.
Geniş Aile’nin de bitmesi tesadüf değildi Kanal D’den Star’a destek için geçen dizide ivme kaybı vardı, çok fazla oyuncu ve hikaye değişimi de bir dizi için negatiftir.
Anneler ile Kızları ise bu sezon en sevdiğim dizilerdendi tam anlamıyla hayatın gerçeklerini anlatıyordu ama sanırım yeni yönetim TVen için anlaştığı onun benzeri yine bir kadın mücadelesi hikayesi Tek Başımıza’yı tercih etti.
Yalancı Bahar açıkçası geleceğini parlak bulmadığım dizilerdendi. O da yan hikaye sıkıntısı çekti, tekrara düştü.
Papatyam çok güzel bir diziydi, farklıydı bir kere sömürmedi izleyiciyi, samimiydi ama yeni yönetim böyle karar verdi.

Bul Bakalım, Altın Günü
 ve Gelin Duymasın yarışmaları da başarısız bulduklarımdandı.
Show TV
Sensiz Olmaz Hikaye çok klasik, Aliye ve Binbir Gece dizilerinin kombinasyonu yapılmış.
Boşanmış bir ailenin çocuğu, baba çocuğu almak ister, anne- baba sürekli çatışırlar, arada kalan çocuk ise hastalığa yakalanır…Arka Sokaklar, Al Yazmalım, Yer Gök Aşk, Yalancı Bahar gibi dizilerle aynı anda yayınlandığından rakipleri de güçlü. Bugünde devam ederse reytingleri vasat gidecektir. Show TV bu dizinin gününü tekrar düşünmeli* diye yazmıştım nedenler ortada.
Dizinin yapımcısı Faruk Turgut, ‘Nurgül Yeşilçay’ın kitlesi olduğuna inandım ama yanılmışım’ gibi açıklamalar yaptı en son Teke Tek’te
Gün Akşam Oldu Halil Ergün’ün yeni dizisinde izleyici kandırıldı mı? demiştim. Filiz Akın artık ekranlarda, iki usta oyuncu birlikte başlıkları Akın’ın dizinin ilk bölümünde ölmesiyle fos çıktı. Halil Ergün artık üzerine yapışan ağlayan baba rolünden sıyrılmalının kanıtı.
ATV
İstanbul’un Altınları böyle olmayacak senaristi değiştrelim dediler ama değiştiği halde bir faydası olmadı. Kadronun hatırına uzun bile sürdü. Senaryo sorunluydu.
Aşağı Yukarı Yemişlililer, Reis, Seni Bana Yazmışlar, Kurşun Bilal hep bir öncekilere benzeme telaşındalardı, taklitler asıllarını yaşatamadı.
Bir Günah Gibi dönem dizisi dizi sektörümüzde en emek verileni, kaldırılması üzenlerden biriydi.
5’er Beşer ise ekranda olmasını istediğim güzel deneysel bir yapım. Çok başarılı oyuncular yetenekleriyle şaşırtıyor. Hatta tıpkı ÇGHB gibi prime-time’da yayınlamalı ATV demiştim. Ali
Sunal’ın twitterda açıkladı, program yeni bir kanal arayışında.
Kalbim Seni Seçti de başta iyi olmasına rağmen hikayede değişikliklerle düşü yaşadı. Sen Hak Ediyorsun güzel bir amacı olan bir yarışmaydı ama Yiğit Özşener’e sunuculuk yakışmamıştı. AY Yapım’ın daha çok dizi işinde başarılı olduğunu gördük.
FOX TV
Zehirli Sarmaşık’ı da sevmiştim, hikaye oyunculuklar gayet iyiydi, merak öğesi fazlaydı ama sanırım yapımda tasarrufa gitme zorunluluğu sonucu dizinin sonu hazırlandı.
TNT
Dedektif Memoli için sadece hiç tekrardan çekilmemeliydi diyorum.
http://t24.com.tr/haberdetay/188173.aspx

Reyting şakaya gelmez

Reyting ölçümleri süresiz olarak durduruldu. Ben diyorum ki yine geç kalınmış bir durdurma geç kalınmış bir değişim dönüşüm teşebbüsü
Başından beri TİAK yetkisini kullanmadığı için her şey bu kadar gecikti zaten asıl zafiyet TİAK’ta.
800 denek deşifre olmasından sonra (meğer 800 denek yerine sisteme dahil edilenler olmuş,aktif bulunan 2224 haneden halen 1110’unun deşifre olması yani yarısı bu bir skandaldır) TİAK Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hidayet Karaca; “Deşifre olduğu anlaşılan 800 hanenin en geç 1 Ekim 2011 tarihinden itibaren izleme ölçümü araştırmasını halihazırda sürdürmekte olan Nielsen Audience Measurement Piyasa Araştırma Hizmetleri (NAM) AŞ tarafından devre dışı bırakılmasına karar verilmiştir.” demişti.
Sonrasında da AGB ve TİAK’ın, deneklerin her yıl yüzde 20′si, 5 yılda da tamamının değiştirilmesi görevlerini yapmadıkları da anlaşılmış. AGB’nin bazı denekleri tam 10 yıldan beri ise hiç değiştirmediği de görülmüştü.
*Gel zaman git zaman kimseden ne AGB’den ne TİAK’tan hiçbir açıklama yok, bu deşifre olan 800 deneğin akibeti ne oldu, değiştirildi mi, aslında deşifre olmayan ama değiştirmesi sirkülasyon olması gereken 1700 aslında deşifre 800 ile 2500 deneğin de miadı doldu, onlarla ilgili bir gelişme var mı?*.. diye belirtmiştim.
Reyting operasyonu sonrasında ise birçok komplo teorisi ortaya atılıyor. Ben açıkçası bu komplo teorilerine inanmıyorum, reyting konusunda yıllardır konuşulan şeyler sonunda patladı ve birikmiş durumların sonucu oldu.
Toplumun bakış açısının değiştirilmeye çalışılması gibi bir komplo teorisi bana hayal gücü olarak geliyor ki bu asla mümkün değil.
Sadece hasta olan sistem iyileştirilecek, temiz ekranlar olacak artık diye umuyorum.
Kanallar ve reklamverenler açısından sıkıntılı bir süreç olacak, kanallar artık bu dizinin bu programın reytingi yok kaldırıyoruz diyemeyecek bu süreçte.
TİAK zaten AGB’den ayrılık kararı almıştı
Yani TİAK’ın dün açıkladığı bu karar yeni değil ama süreç hızlandı. 30 Ekim tarihli Reytingin anatomisi çıktı yazımdan aktarayım; *Reyting Sisteminde 2012’de Değişikliğe Gidiliyor Reyting denetim mekanizması ise TİAK (Televizyon İzleme Alışkanlıkları Anonim Şirketi). TİAK Türkiye’de reytingi ölçen şirketi belirleme yetkisine de sahip. TİAK bütün bu gelişmelerden sonra 21 yıldır ölçüm yapan AGB ile ayrılık kararı alıyor. Yeni ölçüm yapacak şirket ise TNS. TNS şirketi ise ölçümlere 2012’de başlanması planlanıyor. Aslında 2011 planlanıyordu. 30 kanalın ölçülecek ölçüm yapılan şehir sayısı arttırılıp denek sayısı da 2500’den 3500’e çıkarılacak.
(TNS Media Research, dünya genelinde, internet, TV ve radyo izleyici ölçümü hizmetleri veriyor. Operasyonun uzmanlığı ve teknololojisi, Kanada, Çin, Norveç, Danimarka, Rusya, İspanya, İngiltere ve ABD dahil 30’dan fazla ülkedeki izleyici ölçümü hizmetlerini desteklemekte. Araştırma, öngörü ve danışmanlık şirketi olan Kantar Grup’un bir parçası.)*
İlk biz yazdık duyarsızlığı
İlk biz girdik ilk biz yaptık ve ilk biz ölüm haberini patlattık telaşında herkes.
Haberciliğin gazeteciliğin olmazsa olmazları yok oluyor artık, bunun adı habercilik olmuyor artık…
Asparagas internetcilik oluyor…
En son böyle bir skandal, Derya Büyükuncu ve Survivor yarışmacısı Derya’yı karıştırarak yapılmıştı. Sonrasında Sönmez Atasoy için.biraz empati biraz duyarlılık bu kadar mı zor, pes dedirtiyorsunuz artık…
Bu esnada yayın yapan televizyoncular ise twitter haberciliği yapmamalı. Özellikle böyle bir konuda…bence olumlu ya da olumsuz hiçbir bilgi paylaşmamalı hatta haber netleşmeden üzerinde hiç konuşulmamalı.
Bizlere dayanışmayı, onuru, aile şerefini, dürüstlüğü, sevgiyi anlatan Münir Özkul gerçek bir sanatçıdır ve sanat üzerine en güzel bulduğum sözü kullanmak isterim;
‘Sanat ölüme direnmektir.’
http://t24.com.tr/reyting-sakaya-gelmez/haber/187942.aspx

20 Aralık 2011 Salı

‘Babam İçin’den dizi dünyasına yeni bir taktik’

Fox TV’de bir süredir Babam İçin adlı dizi yayınlanıyor. Yayınından önce bir giriş yorumu yapıp *Yeni bir Halil Ergün olarak Hasan Kaçan* diye yazmıştım.
Daha dizinin tanıtımında Halil Ergün’ün Yaprak Dökümü ve son olarak Gün Akşam Oldu’daki haline, Hasan Kaçan’ın hem karakterini hem oyunculuğunu çok benzettim. Halil Ergün de hazır artık acı çeken baba rolünde miadını tamamlamışken Kaçan, başarılı olabilir* demiştim.
Gerçekten de önümüzde başarılı bir Hasan Kaçan ve başarılı bir cast bulunuyor, güzel bir aile bağları dizisi, tam tadında.
Hasan Kaçan’ın dışında Altan Gördüm, Nurcan Eren, Deniz Alan gibi isimler yer alıyor.
Fazla ağlamanın olmadığı dramın dozunda olduğu bir diziyle karşılaşma beklentisindeyim. Yoksa zaten komediden sonra köklü bir değişiklikle dram deneyen Hasan Kaçan, için bu riskli olabilir diye de belirtmiştim neyse ki türler arası bu keskin geçiş yumuşak bir şekilde yapılıyor. Her şey dozunda gibi geldi bana mutluluk var dram var ama ağlatmak için ağlatmamalı izleyiciyi zaman zaman.
*Diziler ve sosyal ortam Twitter* senkronize oldu
Dizinin geçen gün yayınlanan bir bölümü esnasında diğer dizilere de ilham olacak türden farklı bir uygulama gerçekleştirdiğini gördüm twitterda. #babamicin hashtagi ile dizi yayınında Fox TV’de senkronize altyazı uygulaması yapıldı.
Dizi, kendi twitter sayfasından takipçilerine şöyle tweetlerle bu uygulamayı duyurdu;
Bu akşam #babamicin ‘i izleyin, soracağımız soruyu takip edin Twitter’dan yanıtlarınızı gönderin.
Babanızın yerinde olmak ister miydiniz? Yanıtlarınızı #babamicin etiketi ile bekliyoruz.
Unutmayın, #babamicin etiketli tweetleriniz altyazı ile FOX’ta gözükecek! :)
Ve sonuç olarak bu yeni uygulamayla artık *Diziler ve sosyal ortam Twitter* senkronize oldu.
İstanbul’un Altınları kaldırıldı
Yakın zamanda *İstanbul’un Altınları son demlerinde* başlıklı bir yazı yazmıştım. Bana göre çok zorlandı, kanal fazla bile şans tanıdı.
Ne demiştim yazımda;
*Devam etmekte olan bir dizinin günü değişiyorsa, saati değişiyorsa, senaristi, yönetmeni v.b. değişiyorsa anlayın ki o dizi yakında dizi tarihimizin tozlu derinliklerine gidecektir.*
Geniş Aile’nin senaristi Cüneyt İnay yazıyordu artık senaryoyu ancak olmadı çünkü artık dizinin asıl üstüne gidilmesi gereken noktası tamamen ortadan kalkmıştı. Ana karakterler farklılaşmıştı, başarılı karakterler çıkmıştı.
Bu dizinin esprisi Demet Akbağ’ın oynadığı İsmet karakteri ve Haluk Bilginer’in oynadığı Reşat karakteri arasındaki güzel çatışmaydı, bence temel ekseni bu olmalıydı dizinin.
İsmet karakteri çünkü çok başarılıydı ve sevmiştim. Nadir Sarıbacak ise Fahri karakteriyle Uzak İhtimal’den sonra bir kez daha fethetmişti beni.
Yani senarist değiştirmek hataydı senaryo biraz dinamizm çatışma kazanmalıydı sadece.
Sırada hangi dizi var hangisi gider derseniz İstanbul’un Altınları’nın yayın saatine geçen *Tövbeler Tövbesi* var gibi derim.

‘Spiker rolünü, oyuncular oynamalı’

Yakında Atv’de Ay Yapım’ın yeni bir dizisi başlıyor. Dizinin yönetmeni ise Ezel’in de yönetmeni olan Uluç Bayraktar. Dizinin kadrosu Erkan Can, Engin Altan Düzyatan, Berrak Tüzünataç, Nehir Erdoğan ve Yiğit Özşener’den oluşuyor. Yani ben derim ki şimdiden başarılı olacağı belli.
Kodlar doğru gibi, sadece senaryo Berkun Oya’ya ait olduğundan emin değilim, çünkü yönetmenliğini yaptığı, başrollerinde Ülkü Duru ve Zuhal Olcay’ın olduğu İyi Seneler Londra filminden sonra kesinlikle bir daha sinema yapmamalı diye düşünmüştüm.
Yani Berkun Oya tiyatroda başarılı bir isim, bunu televizyona nasıl aktaracak hep birlikte göreceğiz
Yerli Lost mu ki?
Diziye bir tanıtım yapılmış ki gerçeklik algımızla feci oynanıyor. Çünkü bunu haber zannenip ekrana kilitlenen bir çoğunluk var. Her ne kadar sağ üst köşede yeni dizi yazılsa da izlerken yazı dikkat çekmiyor. Lost havasında bizim de düşen bir uçağın olduğu bir dizimiz oluyor galiba.
A Haber’de Uykusuz Her Gece’yi sunan Gülay Özdem var tanıtımda.
Altta kjde şöyle yazıyor: Son Dakika- Karaorman Bölgesi’nde düşen uçak- 128 yolcudan sağ kurtulan yok.
Gülay Özdem her zamanki haber tonundan daha soğuk konuşuyor. Üstelik de bir son dakika gelişmesini paylaşmak için yayınımıza ara veriyoruz diyor, bu tanıtım da tam zart diye giriyor.
Devamı ise; ‘Yetkililer 25 hafta boyunca nefeslerin tutulması gerektiğinin altını çiziyor. Teslim Olma. Gerçek tam olarak ortaya çıktığında korkma. Hep beraber derin bir nefes alacağız ancak o güne kadar unutmayın yarım hakikat en büyük yalandır.’ Işıklar sönüyor ve dış ses Son yakında Atv’de diyor.
Tanıtım daha önce yapılmamış türden değil ama akılda kalıcı ve başarılı.
Buradaki hata;
Kurmaca bir şeyde bir spikeri yüz olarak kullanıp izleyicinin algısıyla oynamaktır.
Doğru olan ise bir oyuncunun spiker rolünü oynaması.
Geçenlerde izlediğim Yangın Var filminde de Mirgün Cabas spiker olarak karşımızda ama bu bir film yani kurmaca, gerçekte spiker olanları kurmaca olan dizi ve filmlerde spiker olarak karşımıza çıkartmaktan vazgeçilmeli artık. Oyuncu her rolü oynamaz mı spiker rolünü de oynasın.
İzleyicinin gerçeklik algısıyla oynamaya kimsenin hakkı yok.
Behzat Ç. yaptı yine yapacağını
Geçen seneki sezon finalinden sonra Behzat Ç. : Dizi tarihimizde bir devrim diye bir yazı yazmıştım. Dün yine harikalar yarattı. Kimselerin değinemediği konulara değindi, kayıplara, cumartesi annelerine, 12 Eylül’e uzanıyor.
Televizyonlarda, dizi tarihimizde yine bir ilki yaşattıar. Bütün ekibe tebrikler. Behzat Ç. ana akımda daha fazla yer alamaz diyenlere şöyle diyorum. Behzat Ç. ana akımdaki alternatiftir, yeni bir oluşumdur, devam eder, etmelidir, susmamalıdır.
Twitterdan dist0pias Serra adlı kullanıcıdan bir yorum paylaşmak isterim;
‘Behzat Ç vicdandır. Yoksa ne sağdır ne soldur.’
Cevdet öldü mü yaralandı mı derseniz ; tam dışarı çıktı döndü, bence çelik yelek giymek geldi aklına.
Hiç bahsetmemiştim hakkını teslim etmeli yeri gelmişken Berke Üzrek de Cevdet rolünde çok başarılı, hem komedi hem dramda kendini gösterebiliyor, dizinin bir başka rengi.
http://www.t24.com.tr/spiker-rolunu-oyuncular-oynamali/haber/187486.aspx

18 Aralık 2011 Pazar

Reyting Ölçümünde Güvenilirlik

Dün akşam ATV’de Hayat Devam Ediyor dizisi yayındayken, dizinin yapımcısı Murat Tokat dizinin anlık reyting ölçümünü, aşağıdaki tabloda, başlıklarla twitter hesabından şöyle paylaştı;
An itibari ile raiting durumu
Son raiting durumu;
Bu anlık ölçüm yapabilen sistem SBT şirketinin yaptığı ölçüm. Yani daha önce de birçok kez yazdığım gibi TRT’nin AGB’den ayrılıp geçtiği şirket.
30 Ekim’de TRT Haber’de izlediğim reytingin yüzünü ortaya seren program sonrası yazdığım Reytingin Anatomisi başlıklı yazımda İbrahim Şahin’in birçok açıklamasında yer vermiştim;
……14 TRT kanalını SBT(Sabit Analiz Şirketi) adlı yüzde yüz Türk sermayesinden oluşan yeni bir şirket ölçüyor ve Şahin yeni sistemle beraber hangi kanalın ne kadar izlendiği bilgisine anında ulaşabildiklerini, böylece akıllarda soru işareti oluşmadığını söylüyor. İzlenme oranlarının anında öğrenilmesinin programlara daha kısa sürede müdahale şansı doğurduğunu belirtiyor.
SBT’nin sisteminde saniyelik reytingler alınabiliyor.
AGB şirketinin ölçümleri ise İtalya’da bulunan merkeze iletiliyor ve veriler burada işleniyor. Sonuçlar alınana kadar da neredeyse bir tam gün geçiyor…..
Mevcut ölçüm şirketi AGB’den çıktıktan sonra kendi ölçüm sistemlerini kurduklarını belirten Şahin, bu sistemin anlık veriler aktardığını, deneklerin tüm Türkiye’yi yansıttığını söylüyor. Bunların kendi ölçüm sistemlerini daha güvenilir kıldığını aktarmıştı ve canlı yayınlara da böylelikle anlık müdahelelerde bulunabildiklerini belirtmişti.
Yani SBT ve AGB arasında böyle bir fark bulunuyor. SBT yerli bir şirket, AGB Nielsen ise dünyada 60 ülkede ölçüm yapıyor. Teknik açıdan hiçbir ülkede hiçbir sorun yok.
***
Bir de işin şu boyutuna en son Star’da yeni yönetimin kaldırdığı Ay Tutulması dizisinde rol alan Laçin Ceylan twitterda şu cümlelerle dikkat çekmiş;
*Rating şikelerinin altı tam gaz oyulsun. Zira bu yalan sayesinde çok kişi işşiz kaldı.
Çok kişi başarı ölçütünü buna inanarak değiştirdi.*
Yani oyuncuların da zorda kalması, şu reytingli oynatalım şu oyuncunun reytingi yok yer vermeyelim denmeye başlanıyor haliyle. Haksızlık oyunculara da sirayet etmiş oluyor.
Oyuncular, kamera önü, kamera arkasındaki herkese de. Zincirleme haksızlığa dönüşüyor durum özetle.
Deneklerin de güvenilirliği konusunda ciddi bir sorun olduğu kesin. Halbuki evine peoplemeter konulan hane bu bilgiyi hiç kimseyle paylaşmamalı. Ancak sanıyorum ki bizim evde reyting cihazı var heyecanı dört bir yana saçılıyor olabilir.
Toprak Sergen’in şu somut anısını tekrar aktarayım; ‘’Bir evde tesadüfen cihazı görmesini analatıyor: “Bugün ekranlardaki birçok starın, sanatçının, programın kaderini belirleyen reyting ölçme cihazını bir evde gördüm. Büyükçekmece, Gürpınar’da çekim yapıyorduk. Oradaki çocuklar bana ‘Abi şu evde reyting ölçme cihazı var’ dediler.
Ev bu aletten dolayı mahallenin en havalı eviymiş meğer. Hemen gittim, kendimi misafir ettirdim. Aleti görmek istediğimi söyledim. Baktım, küçücük bir şey. Evin sahibi devekuşu çiftliğinde çalışıyordu. 3 tane çocukları var. Çocuklar sabahtan akşama kadar hiçbir iş yapmayıp hastalıklı vaziyette TV izliyorlar. “Neyi izliyor, neyi seviyorsunuz?” diye sorduğumda şu cevabı verdiler: Fark etmez, bakıyoruz işte. Bize televizyonun hep açık kalmasını söylediler, hiç kapatmıyoruz… Toprak Sergen “Ailenin sevdiği bir televizyon programı bile yoktu. Kanalı bile değiştirmiyorlardı. ‘İşte kaderimiz bu’ diye düşündüm”
Reyting operasyonuyla artık umuyorum ki televizyonculuğumuz zan altından kurtulsun ve ak televizyoncular kara televizyoncular ve ak haneler kara haneler de belli olsun.