12 Kasım 2011 Cumartesi

Okan Bayülgen, televizyonculuğun hasını yapıyor

Okan Bayülgen tam anlamıyla programcılığının altın çağını yaşıyor ve izleyicisine yaşatıyor. Televizyonculuğun hasını yapıyor. Haydi yardımları da topladık görevimizi yaptık, aynen devam hoppala demiyor. Televizyonculuk dersi veriyor.
Dün akşam ise yine muazzam bir programla karşımızdaydı.
10 Kasım Atatürk’ü anma özel yayınında konukları Muazzez İlmiye Çığ- Aydın Boysan, Talat Halman ve Ayşe Ece Kanlı’ydı.
Başka kim Atatürk’ü anan bir program yaptı? Cevabını biliyorsunuz.
Okan Bayülgen, tam anlamıyla toplumun, hayatın aynası olan, hassas yayınlarıyla çok zor olan bir şeyi başarıyor. Herkesin harcı değil işte bu dengeleri sağlayabilmek…
Şu açıklamaları da o hassas dengeyi sağlayan zekanın göstergesi; ‘’Bazı kanallarda reyting almak için yapılan tartışmalar var, bugün bu ülkenin en büyük liderini anma günü, hele hele onun halkına bu denli bir samimiyeti varken…Kendi kültürüne karşı samimiyetini görüyoruz…Bugün o samimiyetteki bir insanı aynı samimiyetle hatırladığımız bir gün…
Hangi aile, büyüğünü tartışarak anlatır, dolayısıyla biz aslında saf bir program, biraz çocuksu bir hayat programı yapıyoruz.’’
Farkında mısınız? Okan Bayülgen şu an Türk Televizyonları’nda rakipsiz ve alternatifsiz…kıymetini bilelim.
Fikret Hakan’a öfke yönetimi gerek
Bayram ekranında zaten canlı yayın bulamıyoruz herkes yurtdışında, tvler de ama hiç olmazsa haber kanallarında banttan yayınlanan bayram özel sohbet yayınları vardı.
En iyisi ise Oylum Talu’nun programıydı. İlk gün konuklarından Fikret Hakan yine öfkeli bir şekilde açıklamalarda bulundu. Klip yönetmenlerinden birine denk gelirse dövebileceğini söyledi. Nedeni ise teknik bir terim olan ‘aks’ı bilmemeleriymiş. Böyle öfke patlamaları yakışmıyor, haklıyken insanı haksız duruma düşürebiliyor. İstanbul Film Festivali’nde gazetecilere çıkışını hatırlayın, sonunda kadar haklıydı ama bağırmak yerine tamamen susmak da insanları saygıya davet edebiliyor. Fikret Hakan, öfke yönetimi konusunda belki ders almalı. Zihni Göktay’ın; ”Poposunda peynir gören kendini mandıra sanıyor’ göndermesi ise oldum ben diyen oyuncular için harika bir söz tabii, Göktay gönderdi ama alıcıya iletilmesinde sorun olur bence.
Herkes, Derviş’ini aramaya başladı
Ahmet Arpat’ın, NTV’de sunduğu Gece Bülteni’ne çok yakıştığını düşünüyorum. Habere yaklaşımı ve konuk seçimleri de çok başarılı.
Dün gece konuğu Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Can Baydarol, Avrupa’da artık lider çıkmıyor mu sorusuna, dikkat çekici cevaplar verdi. ‘’Hatırlarsınız Derviş gelmişti bizi kurtarmak için, şimdi bütün ülkeler Derviş’ini aramaya başladı. Gerek küreselleşme gerekse AB’nin bu euro macerası sorunları çözmedi ama küreselleştirdi, buna karşılık AB içindeki demokrasinin çalışması lider tipini çok fazla lokalleştirdi. Dolayısıyla küresel soruna küresel çözüm küresel bir liderlik gerektirirken şu anki Avrupa’ya baktığımızda ciddi bir liderlik erozyonuyla karşı karşıyayız…
Şu anda gördüğümüz AB inanıyorum ki 4-5 yıl sonra göreceğimiz AB’den çok farklı olacak, tamamen değişecek başka yolu yok.’’
Uzun zaman sonra tv ekranında bu denli bir sorunu tespit edip çözümlerinden bahseden, konuşmasını dinletebilen bir uzmana rastladım. Malumunuz, tv ekranı uzman karmaşasından geçilmiyor.
Fragman değil Tanıtım Filmi
Birçok yazıda, haberde denk geldiğim bir yanlışı değinmek istiyorum.
Eğer televizyon için yapılan bir işin görüntülü tanıtımından bahsediyorsak buna sadece tanıtım filmi denmeli. Fragman sözcüğünü sinema filmlerine bırakalım. Hele ki tanıtım fragmanı tamlaması yanlışın dik alası oluyor maalesef. Fragman zaten tanıtım filmi demek, tanıtım tanıtım filmi gibi bir saçmalık ortaya çıkıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder