27 Ağustos 2011 Cumartesi

Televizyonda olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu




Türkiye Futbol Federasyonu Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne katılamayacağını açıkladı ve TFF’nin yargı kararını bekleyeceğiz açıklamasından sonra durulan sular yine dalgalandı. Ülke gündemine tekrar Fenerbahçe yerleşti.

Fatih Altaylı, Habertürk ekranında TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ı konuk etti. Aydınlar, Fenerbahçe'nin bu yıl Şampiyonlar Ligi'nden men edilmesini Fenerbahçe için olumlu bir sonuç doğuracağını aksi durumda uzun vadede FB'nin 5 ila 8 yıl arasında değişebilecek bir cezayla karşılaşabileceğini belirtti. Aydınlar jestlerinde, ses tonunda, ifadelerinde genel olarak tereddütlü ve düşünceli geldi bana.
Fenerbahçe yöneticisi Nihat Özdemir de canlı yayına bağlanarak, Aydınlar’a sorular sordu şu sözleri de dikkat çekiciydi ‘’İnşallah Allah yardım edecek ve bu koca çınar bu zorlu dönemi de atlatacak'’ UEFA’nın sıfır tolerans prensibi sadece Fenerbahçe için mi geçerlidir? Biz federasyona güvendik onlarla hareket etmeye çalıştık, izledikleri yol yol değil, hiçbir zaman bir kararlılık göremedik.’’


Çakar, "Bu karar karşısında kendimi yakarım"
En son ise Özdemir’in ‘’Aydınlar'dan rica ediyorum Fenerbahçe'yi küme düşürsün. Varsa öyle bir şey düşürün bizi, Bank Asya'da şerefimizle oynar şampiyon oluruz’’ sözlerini refleks bir hareket olarak görüyorum ve yanlış buluyorum; böyle kriz durumlarında canlı yayınlar her zaman kritiktir ve kriz yönetmeye çalışan insanların istemediği sözlerin ağzından çıkmasına neden olur, geri dönüşü de yoktur. Bu yüzden kriz zamanlarında kriz yöneticileri soğukkanlı olmalı, özellikle canlı telefon bağlantılarından ve canlı yayın konuğu olmaktan özellikle kaçınmalılar. Kriz zamanlarında genellikle üzerinde iyice düşünülmüş birçok kişinin bir araya gelip konsensus ile oluşturduğu yazılı açıklamalar idealdir, daha az risk içerir. Bir yandan da aynı saatlerde Beyaz TV’de ‘’her şeyi bilen en son tv kişimiz’’ Rasim Ozan Kütahyalı ve Ahmet Çakar’ın yine futbol gündemini değerlendirdiği canlı yayınlanan programları vardı, aslında pazar ve pazartesi yapılan program düne özeldi. Bir önceki programda Çakar, Kütahyalı’ya sende gençliğimi görüyorum demişti. Ancak Çakar’ın daha agresif olduğunu söyleyebilirim, UEFA kararına bu kanunsuzluk karşısında stüdyoyu yakarım kendimi yakarım diyerek tepkisini koydu. Agresif tv kişileri her zaman tv de prim yapmaz ancak ufak da olsa sempatik olurlar ve genelde dobra olmaya çalışır, sözlerini sonuna kadar savunurlar, bu yüzden bu tür tv kişileri her zaman ekranda olması gereken türdür.


Yerden göğe kadar TV' de olmak

Derkeeen bu canlı yayından bir saat sonra gibi Kütahyalı atlar, Star’daki Yerden Göğe canlı yayınına gider. Konuk Erol Köse bir twitter fenomeni olarak yine tvdeki yerini alır, ekranda magazin dünyasında bu tür agresif- kompulsif tv kişilerine de her zaman yer vardır…..Programdan Funda Özkalyoncuoğlu’nun ayrılmasıyla daha az curcunasız bir programa doğru gidiş gözledim. Dış ses Utku Görkem Kırdemir’e de Sabahattin ismini vererek sempati yaratılmaya çalışılmış ama o zaman jenerikten de ismini çıkarsanız ya da Sabahattin olarak yazsanız daha iyi olur.Rasim Ozan Kütahyalı bu enerjiyi nereden buluyor diye düşünmeden edemiyorum, spordan magazine, magazinden siyasete her konuda var. İstatistik yapılsa tvde en çok görünen tv kişisi çıkar kesin. Ben bile izlemekten sıkılıyorum onlar tvde olmaktan bıkmıyor. Yakında kendisini güzellik yarışması jürisinde görmekten endişe duyuyorum… Nitekim tv kişilerine televizyonda çok olmak, çok algılanmış olmak, çok var olmuş olmak gibi geliyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder