20 Ocak 2012 Cuma

O Ses Türkiye’den bir Eurovision temsilcimiz geçti

O Ses Türkiye son hız devam ediyor. Benim çok beğendiğim bir format. Acun Ilıcalı bir format uygulama ustası, bu formatı eksiksiz ve en doğru şekilde uyguladı yine başarılı oldu.
Bu haberi ise daha önceden yazmalıydım ancak gündem o kadar yoğun ki unuttum diyebilirim. Hazır tam da Can Bonomo-Erovizyon ikilisiyle bu kadar haşır neşirken millet olarak, tam da yazma, altını çizme sırası…
O Ses Türkiye’nin ilk elemelerine dönelim hep beraber nice müthiş yetenekli ses elendi.
Ve bazen ah bu ses de elenmez ki diyerek jüriye kızdık. İşte o elenen daha ilk aşamayı geçemeyen, hiçbir jürinin dönmediği müthiş seslerden biri de Erovizyon’da 2001’de bizi temsil eden Sedat Yüce idi.
Sedat Yüce, bizi Erovizyon’da söz ve müziği Nurdan- Semih Güneri- Figen Çakmak’a ait olan Sevgiliye Son adlı slow şarkıyı seslendirmişti. 1 oy farkla ilk 10′u kaçırarak. 11. olmuştu. 2005 Ulusal Final’inde de yarışmıştı ancak 2005’te hiç sevmediğim şarkı Rimi Rimi Ley ile Gülseren seçilmişti.
Sedat Yüce, konservatuar mezunu. Müthiş trompet çalıyor ancak Erovizyon sanatçıya uğurlu gelmedi diyebilirim. Piyasada istediği çıkışı bir türlü yakalayamadı.
O S es Türkiye’de bence olmalıydı bence yanlış bir şarkı seçti, jürinin gözünden kaçtı, ona slow şarkı yakışıyor; kaldı ki bence zaten olmuş bir sanatçının yarışmaya katılması hataydı. Yıllardır İzmir’de sahne alır, İzmir’de tanınan bir sanatçıdır umarım bu iyi ses artık şeytanın bacağını kırıp daha büyük bir kitleye hitap edebilir.
Sedat Yüce’den O SES TÜRKİYE AÇIKLAMASI (bu açıklamasını internette buldum sizlerle paylaşıyorum)
Öncelikle belirteyim ki bu konuyla ilgili ilk ve son yazımdır.
Arkadaşlarım,beni yada sesimi seven herkes O SES yarışmasında beni görünce sanırım kısa bir şok yaşadılar. Normaldir.Ben ki EUROVISION temsilcisi,ben ki Kent Orkestrasının daimi solisti, ben ki yıllardır İzmir’in gururu değil mi??..
Müzik yapmak, müzisyen olmak dışarıdan en basit ama gerçekten müzik yapmak isteyene en ağır en zor iştir.Hem bir tutkudur hem de acı verir.Büyük ve amansız bir hastalıktır.Ben bu hastalığa çok küçük yaşta yakalandım ve çaresi yok.
Beni tanıyan ama ciddi anlamda tanıyan herkes( sahneden yada ordan burdan değil) şunu çok iyi bilir ki,ben müzisyenim.Gururlu,başarılı,namuslu,ağır başlı ve onurlu bir müzisyenim.Kimsenin arkasından konuşmam,adam satmam yada yalakalık yapmam,hele ki bir işte başarılı olmak için asla ama asla araya bir tanıdık vs. sokmam.Bugüne kadar ne yaptıysam kendi kendime ve tırnaklarımla.Siz Sedat Yüce ismini on beş yıldır hep iyi bildiniz,hep saygı duydunuz ve sevdiniz.Bu benim en büyük başarımdır……
..……..O SES yarışması en azından yine bakın ben buradayım, şarkı söylüyorum ve varım diyebileceğim bir sahneydi,sonucu çokta umurumda olmazdı.Bir televizyon showunun bana başarı getirmesini zaten beklemiyordum.Sadece buradayım demek istedim ve katıldım.Ben müzik savaşçısıyım.Oradaki 4 kişi beni seçmemiş.Sorun mu? Asla.Beni bilen tanıyan herkes benim değil jürinin yanlış yaptığını düşeneceklerdir.
Sonuçta ben onurumla sahneye çıktım ve şarkımı söyledim.Ne bir mankenle gündeme gelmeye ne de şaklabanlıkla ne de yüz kızartıcı bi sebeple o ekrana çıkmadım.Sadece şarkı söyledim.Ve her zaman da sahnelerde olacağım.Çünkü bu benim yaptığım en iyi şey.
Teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder