15 Ağustos 2013 Perşembe

Yaz ekranında neler oluyor, neler oluyor bize?


Gezi Parkı olaylarından sonra haber kanallarımızın halet-i ruhiyesi aleni bir şekilde ortada.
Non-televised truths yani yayınlanmayacak gerçekler sardı dört bir yanımızı... Sokakta her şey yeni, ekranlar aynı, yine yeniden...
Basın özgürlüğü malumunuz. Haberleri Halk TV’den ve Twitter’dan alıyoruz. Önceden Ali Kırca ile Ana Haber Bülteni’ni izlerdim onu da bıraktım!
Gündüz yaz ekranı ise bir milim ileri kımıldamamış, yıllardır aynı: Cennet Mahallesi, Arka Sokaklar ve Doktorlar paslaşması şeklinde gidiyor. Ramazan ayı dolayısıyla akşam üstleri yapılan özel programlar da olmasa halimiz nice olurdu.
Kanallarda adeta bir yarışma fırtınası yaşanıyor. Her kanalda ayrı bir format başladı, hatta birbirlerinin aynısı da diyebiliriz çoğuna. Düşük bütçeli olduğundan yarışma denemeleri daha fazla tercih ediliyor kanallar tarafından. Ben Bilmem Eşim Bilir’den feyz almaları da etken tabii ki.
Dizilere gelirsek son birkaç haftada epey yeni dizi başladı. Bunlar arasında Atv’de başlayan sit-com Aldırma Gönül favorim. A’dan Z’ye çok başarılı bir cast. Her ne kadar yabancı dizi The King of Quenns çıkışlı olsa da başarılı bir uyarlama. Senaristler bunu ne kadar kabul ediyor bilemiyorum. Tülin Özen, Altın Portakallı bir oyuncu. Filmlerine bayılırım ama Üsküdar’a Giderken adlı kıymeti bilinmeyen en iyi sit-comumuzda da harikaydı. Şahin Irmak da komedi ile başlayan ama Nurgül Yeşilçay ile dramda devam eden bir oyuncu. Tek eleştirim çok fazla şive kullanması, güldürmek için illaki bu öğeye başvurmak zorunda değiliz. Ulvi Alacakaptan, Nadir Sarıbacak hayran bırakıyor kendilerine. Nadir Sarıbacak nasıl bir oyuncudur ki her rolünde bambaşka olabiliyor, onun gibi olan bu denli farklı başka oyuncu aklıma gelmiyor.
Doksanlar, sokakta oynayan son çocukların dizisi sloganıyla yola çıktı. Ben 90’lar çocuğu olarak izlerken işte bu diyemiyorum, aradan zaman geçmesini bekledim ama olmadı maalesef. Cast olarak hataları var, senaryo hep aynı kişiler etrafında ilerliyor. Dizideki oyuncular hep benzer karakterlerle karşımıza çıkıyor. Sanki aynı rolü farklı bir dizide oynuyor gibiler. Özellikle Erkan Köse ve Deniz Oral. Dizi Seksenler gibi olmamış. Belki de izleyici yeter artık 80’lerden sonra 90’ların da dizisi olmasaydı diyor olabilir. İzleyiciyi yakalayamadığını düşünüyorum.
Dün başlayan bir diğer dizi ise Türkmax’te başlayacak diye duyurulup Show TV’de karşımıza çıkan Bebek İşi. Show TV büyük ihtimal yahu bu dizi tutar, başrolde Nurgül Yeşilçay var neden Türkmax’ta yayınlayalım demiş olacak. İsabetli bir fikir. Show TV’nin iyi dizi takviyesine ihtiyacı varken... Evet bu dizi cast olarak hatasız. Nurgül Yeşilçay da komedide harika olmuş. Ama nedense ben Gişe Memuru gibi iyi bir filmden sonra Tolga Karaçelik'ten daha iyi ve farklı bir dizi beklerdim, ilk izlenimim vasat ancak kesinlikle takip edeceğim.
Hani Yerli Dizi Yersiz Uzun eylemleri yapılıyordu ya, Star TV’deki Çıplak Gerçek benim için umut olmuştu ama sonra eleştirmiştim kanal 45 dklık diziyi iki bölüm art arda yayınlamaya başlayınca. Eğer Bebek İşi de biz 25 dk’lık dizi yapıyoruz diye övünüyorsa, dizi sürelerini eleştiriyoruz diyorsa lütfen iki bölüm art arda gelmesin.
Güneşi Beklerken ise yine bir Kanal D işi. Bence Kavak Yelleri’nden sonra yapılmış en iyi prodüksiyon. Cast epey titizlikle yapılmış belli. Senaryo anlamında klişeler mevcut hepinde olduğu gibi. Bu dizi de yaz sezonuyla kalmayıp Kavak Yelleri gibi sezonlarca sürebilir.
Güzel Çirkin’in tanıtımını izledim ve ilk olarak Naz Elmas ve Ali Sunal bir arada olur mu dedim... Çünkü Ali Sunal’ın ortada tutmuş bir dizisi yok, Naz Elmas ise şanssız Burcu Kara gibi hangi dizide olsa yayından kaldırılıyor. Ancak diziyi izleyince iyi bir ikili gördüm ben. Özellikle Ali Sunal iyi oynuyor. Cahit Gök de önemli rol üstlenmiş ve başarılı. Kültürel farklılıkları olan iki kişi aşk yaşar mı klişesinin gelmesi kaçınılmaz olacaktır ilerleyen bölümlerde. Bir yerlerden esinlenmezsek olmaz. İsveç-Danimarka yapımı, Bron/ Broen mi desek yoksa ondan devam eden Amerikan yapımı The Bridge mi?
Akibetini Kanal D’nin yeni sezon dizileri belirler.
Babam Sınıfta Kaldı, ise Salih Kuşu’ndan sonra açıkçası umudum olmayan bir Gani Müjde senaryosuydu. Ama Cem Davran’ı uzun zaman sonra ilk defa bir role bu kadar yakıştırdım. Kızını oynayan Melis Tüzügüç de çok başarılı. Halit Akçatepe ve  Ani İpekkaya gibi değerli isimler de yer alıyor. Dizi eğer ev sahibi ve kız kardeşi gibi fazla karikatürize rollerden kaçınırsa ve doğallıktan yana olursa devam eder.
Sana Bir Sır Vereceğim dizisini daha başlamadan setini ziyaret ettim. Castı yakından görünce başarılı olduğunu düşündüm. Murat Han ve Deniz Özerman ile sohbet ettik. Bence Mutluluk ile Altın Portakal’ı alan Murat Han, bu proje ile riske girmiş. Hep aynı rollerle karşımıza çıkmamak risktir. O da göze almış, ben iyi buldum. Esra Ronabar da her rolde farklı olmayı başaranlardan, Uçurum’daki rolünü hatırlatmalı. Bu dizi için de iyi seçim. Dizi bir İspanyol formatı fantastik bir dizi; çocuk ve genç oyuncular da çok başarılı ancak dizinin renkleri, sanki çok duygusal bir dram izliyormuşuz gibi, Hereos gibi örneklerden bu anlamda da feyz alınmalı. Çocukların yeni fenomeni olur bence diyorum.
Benim Hala Umudum var, ise klişeler silsilesi kesinlikle ancak burada da durumu cast ve prodüksiyon kurtarıyor. Dizide izleyiciyi yakalayacak noktalara sahip. Adını Feriha Koydum’daki Feriha gibi Gizem Karaca’nın canlandırdığı baş karakter Umut da aynı umutlar içinde. Kaderi aynı olacaktır. Şükrü Özyıldız ise hakettiği rolü burada kapmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder